20. Hukuk Dairesi 2016/5090 E. , 2017/9520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,...ili, ... ilçesi, ...köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında...mevkindeki 179 ada 1, 2, 8, 9 ve 10, ... mevkii 181 ada 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 13, 14, 16, 19 ve 20, 194 ada 1, 2 ve 3 nolu parsel sayılı taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca öncesinde devlet ormanı olmasından bahisle davalıların zilyet oldukları şerhi ile Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmış olmasına rağmen, müvekkiline ait olduğunu bildirerek taşınmazların Hazine adına yapılan tespitlerinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescil edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafın taleplerinin dava konusu edilen taşınmaz tutanaklarının beyanlar hanesinde gösterilen zilyetlik şerhlerine itiraz niteliğinin yanı sıra, taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman dışına çıkarılmış olmasına yönelik olduğu ve Hazine adına yapılan tespitlerin de iptali istendiği, bu nedenle, genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekilinin temyizi üzerine Dairenin 25/01/2013 gün ve 2012/10770-2013/337 E.K sayılıkararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında "Davacı, 3402 sayılı Kanunun ek. 4. maddesine göre hakkında tutanak düzenlenen dava konusu taşınmazlar üzerindeki kullanım durumu ile taşınmazların mülkiyetine ilişkin talepte bulunduğuna, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmiş olmasına göre, davada görev kadastro mahkemesine ait olup, yerel mahkemenin bu konudaki değerlendirmesi doğru görülmemiştir. 3402 sayılı Kanunun 25. maddesine göre kadastro mahkemesinin görevi ve yetkisi kadastro tutanağı düzenlendiği anda başlar. Dava konusu taşınmazlara, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen ek 4. maddesi gereğince kadastro tutanağı düzenlendiği ve uyuşmazlığın çözümünde kadastro mahkemesi görevli olduğu halde, mahkemece, mevcut dava yanlış vasıflandırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. "hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonuc; Davalılar aleyhine açılan davanın sübut bulmadığından, ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, dava konusu...ili, ... ilçesi, ...köyü, 179 ada 1, 2, 8, 9, 10 - 181 ada 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 13, 14, 16, 19, 20 - 194 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 18.03.1999 tarihinde yapılarak 02.06.1999 - 02.12.1999 tarihleri arasında askıya çıkartılan ve dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
5831 sayılı Kanunun ek 4. maddesi hükmüne göre kullanım kadastrosu yapılmış ve 06.08.2010 - 06.09.2010 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazlarda davacı ve davalıların ortak murisi Mehmet Kırcanın ve davacının kullanımı bulunduğu belirlenemediğine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.