Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11445
Karar No: 2017/2844
Karar Tarihi: 10.04.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11445 Esas 2017/2844 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, işin ikinci kısmında da alacak talebi vardır. Davalı arsa sahibi mirasçısı, davacı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında kesin hüküm oluştuğunu, bedel yönünden davanın açılmadığını savunmuştur. Mahkeme, tapu iptal ve tescil istemlerinin kesin hükümleri nedeniyle reddedilmesine, ikinci kısım olan alacak talebi yönünden davalı arsa sahibi mirasçısının husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir. Ancak yüklenicinin, temlik işlemine dayanan tarafın şahsi hak kazanabilmesi için inşaatın Türk Borçlar Kanunu'na uygun olarak tamamlanması gereklidir. Bu nedenle yüklenici ve arsa sahiplerinin aynı davada taraf olmaları gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri ise Türk Borçlar Kanunu'nun 470. ve 188. maddeleri ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. ve 167. maddeleridir.
14. Hukuk Dairesi         2016/11445 E.  ,  2017/2844 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. Sıfat.)

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, alacak davası yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine dair verilen 12.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir.
    Davalı arsa sahibi mirasçıları,.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/655 Esas, 2013/33 Karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğunu, tescil yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, bedel yönünden de husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine, ikinci kademedeki alacak isteminin davalı arsa sahibi mirasçıları yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı yüklenici ..."a yönelik alacak isteminin ise yargılama esnasında ayrılmasına yeni esasa kaydedilmesine, 31.12.2014 tarihli ek karar ile de alacak davasının kesin sürede eksiklikler yerine getirilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.

    ./..
    Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir.
    Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
    Öte yandan, arsa sahipleri ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye devretmesi (temlik etmesi) halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur.
    Burada yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının neler olduğuna ilişkin bazı açıklamaların yapılması gerekmektedir. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenici, belli bir eseri meydana getirerek onu iş sahibine teslim etmeyi taahhüt eder. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin "eseri meydana getirme borcu" dayanağını Türk Borçlar Kanununun 470. maddesinden alır. Anılan hükme göre; “eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir."
    Bir iş görerek eseri meydana getirmek ve meydana getirilen eseri iş sahibine teslim etmek (arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, binayı sözleşmeye, amacına ve fen ve sanat kurallarına uygun şekilde imal ederek arsa sahibine teslim etmek) yüklenicinin ana borcudur. Kural olarak da aslolan sözleşmenin kararlaştırıldığı şekilde eksiksiz ifasıdır. Aksi halde, sözleşmeden beklenen yararlar dengesi bir taraf aleyhine bozulur. Böyle bir durumda da yüklenici edimini yerine getirmiş kabul edilemez.
    Yukarıda belirtilen ilkeler ve yapılan açıklamaların ışığında somut olaya gelince; arsa sahibi ile yüklenici arasında 19.10.1990 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış, davacı dava konusu daireyi yükleniciden satın almıştır. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/655 Esas, 2013/33 Karar sayılı dosyasında, dosyamız davacısının içinde bulunmadığı yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan bir kısım davacılar tarafından aynı davalılar hakkında dava konusu dairenin tapusunun iptali için aynı hukuki sebebe dayalı açılan davada fen ve imar kurallarına uygun olarak imal edilme ediminin yerine getirilmediği, inşaatın kabul edilebilir seviyeye ulaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen hüküm Dairemizin temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
    Mahkemece, kararın aynı hukuki nedenlere ve vakıalara dayalı olduğu, taraflarının ve konusunun aynı olduğu, dolayısıyla tapu iptali ve tescil talebi yönünden dava tarihi itibariyle kesin hüküm oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de iş bu davanın davacısının kesin hüküm kabul edilen davada taraf olmadığı ayrıca bu tür davalarda yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı olarak açılan tescil isteğinin kabulü için yüklenicinin veya onun halefi olan davacının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre binayı sözleşmeye, amacına, fen ve sanat kurallarına uygun imal ederek arsa sahibine teslim etmesi halinde şahsi hak kazanılmış olacağından önceki kararın kesin hüküm teşkil ettiğinden söz edilemez. Başka bir anlatımla, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi nedeniyle yüklenicinin temlikine dayalı olarak açılan davalarda yapılan inşaatlar devamlılık gösterdiğinden ve her an inşaatın fiziki oranında değişiklik olabileceğinden bu konuda açılmış iki ayrı davada önceki dava sonraki dava için kesin hüküm oluşturmaz. Bu nedenle mahkemece, davacının kesin hüküm kabul edilen davada taraf olmadığı ve inşaatın seviyesinde veya gelişen yeni duruma göre dava açıldığına dair beyanda bulunulmadığı ve İmar Kanunundaki yükümlülükler yerine getirilmediği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebi yönünden kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Ayrıca, davadaki istemin dayanağı yüklenicinin adi yazılı sözleşmeyle yaptığı temlik işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya da ileri sürebilir hale gelir (TBK m.188).
    Ancak, yapılan temlik işlemine dayanan tarafın, temlik işleminin varlığını temlik işleminde bulunan kişiye, yapılan temlik sebebiyle de şahsi hak kazandığını borçluya karşı kanıtlaması gerekir. Bu bakımdan denilebilir ki, bu gibi davalarda yükleniciyle arsa sahipleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Zorunlu dava arkadaşlığının varlığı durumunda, hem yüklenicinin hem de arsa sahiplerinin aynı davada taraf olmaları gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece, yüklenici aleyhindeki tazminat talebinin ayrılmasına karar verilmesi HMK"nın 167. maddesine uygun düşmemiştir. Hem ayırma kararı verilip hem de aynı esas üzerinden davanın ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru değildir.
    O halde; Mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/655 E., 2013/33 K. sayılı dosyanın kesin hüküm teşkil etmediği ve tazminat talepli istemin iş bu dava dosyası üzerinden incelenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    ./..

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi