Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14550
Karar No: 2018/7108
Karar Tarihi: 15.11.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/14550 Esas 2018/7108 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/14550 E.  ,  2018/7108 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/02/2016 tarih ve 2014/705-2016/88 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 13.11.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, ... İnşaat ve Nakliyat Ticaret A.Ş.yi ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli bir tacir gibi yönetmesi gereken davalıların dava dışı ... Hidroelektrik San.İş.A.Ş.den sağladıkları fonları, şirketin işletme sermayesi ihtiyacı için kullanmaları gerekirken, ... Grubuna bağlı kuruluşların iştirak hisselerini satın almak için kullandıklarını, bu şekilde gerçekte öz kaynağı dahi bulunmayan ... İnşaat AŞ ödeyemeyeceği bir borç yükü (651.679,93.-YTL) altına sokulurken, aynı zamanda bu fonlar ile sağlayabileceği muhtemel gelirlerden de mahrum bırakıldığını ve şirketin aktiflerinde azalışa neden olunduğunu, yönetim kurulu üyelerinin hisselerini satın aldıkları şirketlerin mali durumlarını çok yakından bildiklerini, bütün bu hisse alımlarının ... Elektrik AŞ ve ... Elektrik AŞ’ne el konulduğu tarih olan 12.06.2003’den hemen sonraki günlerde, ... tarafından ... Bankası T.A.Ş. yönetim ve denetimine el konma tarihi 03.07.2003 ve hemen önce olmasının ... ailesinin ... İnşaat AŞ aracılığı ile ... Hidroelektrik AŞ’den finansman sağladıkları anlamına geldiğini, şirketi zarara uğratan bu durum karşısında davalıların mali sorumluluğu bulunduğunu, anasözleşmeye göre sermayenin 1/4’ü tescil tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde, kalanı ise 20.12.2001 tarihinde ödenir denildiğini, şirket ortaklarının sermayenin 1/4‘lük kısmını 29.01.1999 tarihinde öderken bakiye 3.750,00 TL’lik kısmı ancak 01.03.2002 tarihinde 71 gün gecikerek ödediğini, anılan dönemde görev yapan yönetim kurulu üyelerinin geciken ödemelere karşı gerekli önlemi almayıp temerrüt
    faizinin ortaklardan tahsili yoluna gitmeyerek şirketi zarara uğrattıklarını, denetim kurulu üyelerinin ...’nun kendilerine yüklediği kontrol ve uyarı görevini yapmadıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 17/01/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile 652.117,53-TL’nin tahsilini istemiştir.
    Davalılar vekilleri, davanın esastan ve zamanaşımından reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu hisse alımı gerçekleştirilen ... Çimento AŞ, ... Çimento AŞ, Turizm Endüstri A.Ş., Bartın Çimento San. A.Ş., ... Çimento AŞ, Van Çimento AŞ, ... ... Çimento AŞ’ye ... tarafından el konulduktan sonra iktisadi bütünlük çerçevesinde ahara satılmış olduğu ve ... tarafından yapılan satıştan kâr elde edildiği, anılan şirketler ile ilgili bir zarar doğmadığı, dava konusu ... ve Mücevharat Tic.A.Ş., ... Kimya Petrol Doğalgaz San. Ve Tic. A.Ş., ... Çimento San. Ve Tic. A.Ş., ... Yapı A.Ş., ... Elektrik Yatırım A.Ş. ile ilgili davaya konu hisse alımlarının davacı şirketin 30/06/2003 ve 31/12/2004 tarihli kaydi bilançolarının aktifinde mevcut olduğu bildirilmiş ise de davacı tarafın dosyaya sunduğu 09/09/2005 denetim kurulu raporunda iştirak hissesi satın alınan şirketlere ait hisse devir tarihleri itibari ile veya bu tarihe yakın kaydi bilançolarına göre öz varlık tespiti cihetine gidildiği, hisseleri devralınan şirketlerin devir tarihi veya devir tarihine en yakın tarih itibari ile rayiç bedel esasına göre mal varlıkları tespit edilmemiş olmakla kaydi bilançolarına göre şirketlerin borca batık olduklarının söylenemeyeceği, ...’nun 324. ve İİK’nun 179. hükümlerine uygun şekilde rayiç bedel esasına (mal esasına göre) düzenlenmemiş olmakla şirketlerin borca batık durumda olduklarının ispata muhtaç bulunduğu, bu sebeple de sadece 09/09/2005 tarihli denetim raporuna istinaden davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceği gibi bu 5 şirketin ... tarafından el konulan şirketlerden olduğu, 3 şirketin ... tarafından feshedildiği, 2 şirketin sicil kayıtlarında takyidat bulunduğu, sonuç olarak hem davaya konu hisse alımları ile zarara uğratıldığı iddia olunan davacı şirketin, hem de dava dışı hisselerinin satın alındığı dava konusu şirketlerin ... tarafından el konulan şirketlerden olduğu, ..."nin 18/05/2008 tarih ve 180 sayılı kararı kapsamında da ... Bankası T.A.Ş. ile yönetim ve denetimi devir alınan ... grubuna dahil 231 firmanın son genel kurullarından sonra yapılan pay devirlerinin Bankalar Kanunu"nun 15. maddesinin 7. fıkrasının b) bendine istinaden hükümsüz sayılmalarına karar verildiği, geçersiz sayılan bu işlemlerden dolayı davalılardan davaya konu şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile tazminat talep edilmesinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın HMK’nun 150. madde gereğince açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalılar aleyhine açılan sorumluluk davasıdır.
    Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, öğretideki baskın görüşe göre, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı ...’nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim ...’nun 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine ....’nun 346. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kural olarak müdürlerin sebebiyet
    verdikleri zararlardan sorumlu olmadıkları, ancak ehil olmayan müdürler tayin etmek veya onların şirket için zararlı olan iş ve işlemlerine karşı müsamaha göstermek veya idare meclisinin salahiyetli olmadığı hususlara müdürleri mezun kılmak suretiyle sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı şirkete karşı 336. madde hükmünce sorumlu olacakları belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, ...’nun 559. maddesinde düzenlenmiştir.
    Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere dava dilekçesinde ve yargılama sırasında verilen açıklama dilekçelerinde davacı ... İnşaat ve Nakliyat Ticaret A.Ş.yi ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli bir tacir gibi yönetmesi gereken davalıların dava dışı ... Hidroelektrik San. İş. A.Ş"den sağladıkları fonları, şirketin işletme sermayesi ihtiyacı için kullanmak yerine ... Grubuna bağlı kuruluşların iştirak hisselerini satın almak için kullanmak suretiyle ve ayrıca apel ödemelerindeki gecikmelere karşı gerekli önlemleri almayıp temerrüt faizinin ortaklardan tahsili yoluna gidilmeyerek şirketi zarara uğrattıkları iddia edilmiştir.
    Mahkemece hisse alınması suretiyle doğduğu iddia olunan zarar kalemi ile ilgili olarak davaya konu hisse alımı yapılan şirketlerin bir kısmının ... tarafından el konulduktan sonra iktisadi bütünlük çerçevesinde ahara satıldığı ve ... tarafından yapılan satıştan kâr elde edildiği, anılan şirketler ile ilgili bir zarar doğmadığı, diğer bir kısım şirketin hisse devir tarihleri itibari ile veya bu tarihe yakın kaydi bilançolarına göre öz varlık tespiti cihetine gidilip rayiç bedel esasına göre mal varlıkları tespit edilmediğinden kaydi bilançolarına göre şirketlerin borca batık olduklarının söylenemeyeceği, hem davacı şirkete, hem de dava dışı hisseleri satın alınan şirketlere ... tarafından el konulduğu, ..."nin 18/05/2008 tarih ve 180 sayılı kararı kapsamında ... Bankası T.A.Ş. ile yönetim ve denetimi devir alınan ... grubuna dahil 231 firmanın son genel kurullarından sonra yapılan pay devirlerinin Bankalar Kanunu"nun 15. maddesinin 7. fıkrasının b) bendine istinaden hükümsüz sayılmalarına karar verildiği, geçersiz sayılan bu işlemlerden dolayı davalılardan davaya konu şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı ... dışındaki diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiş ise de davanın anonim şirket yönetici ve denetçilerinin sorumluluğu esasına dayalı tazminat davası olduğu nazara alındığında zararın haksız fiil ya da zarar verici eylem/işlem tarihine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Devralınan dava konusu şirketlerin zaman içinde değer kazanması ya da ... tarafından devralındıktan sonra bu şirketlere yatırım yapılıp durumunun iyileştirilmesi işlemlerinden sonra satılmasından elde edilen gelirin nazara alınması davanın niteliği gereği mümkün değildir. Buna göre söz konusu zarar kalemi bakımından haksız eylem/işlem tarihindeki duruma göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Ayrıca yukarıda açıklanan apel ödemelerinde gecikme nedeniyle oluşan temerrüt faizinin ortaklardan tahsili yoluna gidilmeyerek şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile ilgili olarak mahkemece olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmamış olması da doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi