23. Hukuk Dairesi 2014/5575 E. , 2015/806 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, taraflar arasında 17.08.2006 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, 4 adet dairenin inşaat ruhsatının alınmasından itibaren 24 ayda tamamlanıp davacıya tesliminin kararlaştırıldığını, binanın süresinde bitirilmediğini ve sözleşmede belirtilen niteliklere uygun yapılmadığını ileri sürerek, 4 adet dairedeki eksik iş bedeli, gecikme tazminatı, sözleşmeye aykırılık nedeniyle değer kaybı toplamı 100.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede yapı ruhsatının alınması için bir süre öngörülmediğini, teslim süresinin dolmadığını, davacının temsilcisi olan emlakçı ..."e 25.08.2008 tarihinde dairelerin anahtarını teslim ettiğini, dairelerden birinin davacı adına kiralandığını ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin dairelerin kabul edildiğini, davacının, ayıba ilişkin bildirimde bulunmadığını, dairelerin boş kalmasından kaynaklanan yıpranmaların davacının hatası olduğunu, davacının müvekkiline verdiği vekaletnamede projede değişiklik yapma yetkisinin yer aldığını, müvekkilinin bu yetkiye dayanarak inşaatta gerekli değişiklikleri yaptığını, bu nedenle projenin sözleşmeye aykırı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 27.603,50 TL"nin tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemiz"in 17.04.2013 tarih, 558 E., 2525 K. sayılı ilamıyla; diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece, sözleşme konusu inşaatın tesliminde gecikme bulunmadığı kabul edilerek karar verildiği, hükmün davacı arsa sahibi tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle teslim olgusunun davacı tarafça kabul edilmiş olduğu, buna göre, teslimin 2008 yılında yapıldığının kabulü gerektiği, dava dilekçesine konu edilen taleplerin dayanağı olan tespit keşfinin 2010 yılında yaptırıldığı, davanın da aynı yıl açıldığı, BK"nın 359 ( TBK 474 ) maddesi uyarınca iş sahibinin, eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve varsa açık ayıpları uygun süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi takdirde BK"nın 362 ( TBK 477 ) maddesi gereğince eseri bu yönleriyle birlikte kabul etmiş sayılacağı ve BK"nın 360 ( TBK 475 ) maddesinde öngörülen ayıba karşı tekeffülden doğan haklarının düşeceği, somut olayda, teslim 2008 yılında yapıldığı halde arsa sahibinin, işi süresinde muayene edip davaya konu ettiği açık ayıpları davalı yükleniciye ihbar ettiğini kanıtlayamadığı, bu durumda,
mahkemece, eserin teslimini müteakip uygun sürede yapılacak muayenede görülebilecek ayıpların, başka bir değişle açık ayıpların bilirkişi marifetiyle belirlenerek, bu kalemlere ilişkin varsa ayıp bedelinin, davacı alacağından mahsubunun gerektiği, öte yandan, dava dilekçesindeki eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi bedelinin, davacının davadan önce yaptırdığı tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna dayandırdığı, bu itibarla, tespit raporunda yer alan eksik ve ayıplı işler bedeli aşılmadan taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, güneş enerjisi tesisatı bedelinde, HMK"nın 26/1. maddesine aykırı olarak talep aşımı oluşacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 11.02.2014 tarihli bilirkişi raporu alındığı, inşaatın süresi içinde arsa sahibine fiilen teslim edilmiş olduğu, davacının kira geliri kaybının bulunmadığı ve fakat eksik ve ayıplı imalatların bulunduğu hususunun sabit olduğu, bu eksik imalatların tamamlanma bedelleri ile ayıplı imalatlar için nefaset kesintisi yapılacağından ayrıca değer kaybı yönünden yine davacı tarafın herhangi bir zararının bulunmadığı, eksik ve ayıplı imalat nedeniyle davacının uğramış olduğu zarar miktarının 14.500,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 14.500,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafça eksik ve ayıplı işler bedeline ilişkin istemde bulunulmasına rağmen, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra alınan bilirkişi raporundaki ayıplı imalat bedeli ile birlikte eksik iş bedeline de hükmedilmesi gerekirken, eksik ve ayıplı imalat bedeline hükmedildiği belirtilerek sadece ayıplı imalat bedeline hükmedilmiş olması doğru değil ise de bu hususta davacı vekilince temyiz itirazı ileri sürülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Öte yandan, 10.05.2010 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 31.05.2013 olarak yazılmış olması, HMK"nın 304. maddesi uyarınca, tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.