Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/26440
Karar No: 2011/6884

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/26440 Esas 2011/6884 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2010/26440 E.  ,  2011/6884 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 25/02/2010
    NUMARASI : 2009/1964-2010/162

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili tarafından 1/03/2010 tarihinde temyiz harcı yatırılmak suretiyle süre tutum dilekçesi sunulduğu, gerekçeli kararın kendilerine tebliğinin talep edilerek icra mahkemesi kararının temyiz edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece daha sonra gerekçeli kararın borçlu vekiline tebliğe çıkarıldığı, tebliğ zarfı üzerine temyiz için gerekli posta masrafının, tebliğden itibaren yedi gün içinde yatırılması, aksi takdirde temyizden vazgeçilmiş sayılacağına ilişkin ihtar şerhi yazıldığı, mahkemece süresinde gerekli giderler verilmediğinden bahisle 25/05/2010 tarihinde temyiz talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, HUMK.’un 434. maddesi gereğince verilen bu kararın borçlu vekilince temyiz edildiği görülmüştür. Konuya ilişkin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434.maddesinin 2.cümlesinde; “temyiz dilekçesi verilirken, temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin sonradan anlaşılması halinde, kararı vermiş olan hâkim tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir.” hükmü yer almaktadır. Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu” nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmiş; eş söyleyişle, hakim tarafından usulünce verilmemişse, bu durumda geçerli bir bildirimin yapıldığından söz edilemez. Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kaleminin, temyiz harcı veya giderini tamamlaması için temyiz edene süre vermesi usule aykırı olup, mahkeme yazı işleri müdürünün veya kaleminin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 26/06/1968 gün ve 1968/9-483 esas 1968/476 karar sayılı kararında da bu husus açıkça ifade edilmiştir.
    Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434/3. maddesi çerçevesinde hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle, ayrıca bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma mercii ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/10/1969 gün ve 1969/2-417-719 sayılı kararında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da bu uygulama kararlılıkla sürdürülmüştür (Hukuk Genel Kurulunun 19/02/1997 gün ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13/04/2005 gün ve 2005/12-237 E.-248 K.; 30/11/2005 gün ve 2005/5-634 E. -2005/680 K.; 09/05/2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K. sayılı Kararları). Nitekim doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir(Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd.). Somut olayda, tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası, imzası ve mahkeme mührünü taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir. Diğer taraftan ikmali gereken giderlerin niteliği ve miktarlarıda açıklanmamıştır.
    Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; eksik içerikli ve hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgelerin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez. Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmiş olmasa dahi, buna dayanılarak temyiz eden vekilinin hükmü temyizden vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur.
    Gerçekleşen bu durum karşısında anılan (tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan temyiz giderlerinin süresinde yatırılmaması sonuca etkili değildir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 22/07/2009 tarih ve 2009/18-348 E. 2009/398 K. sayılı ilamı) Hal böyle olunca; H.U.M.K’ nun 434/3. maddesinde, “hükmün temyiz edilmemiş sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından Büyükçekmece İcra Mahkemesinin borçlunun temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin 25.005.2010 tarih ve 2009/1964 esas - 2010/162 karar sayılı ek kararının kaldırılmasına oybirliğiyle karar verilip Büyükçekmece İcra Mahkemesinin 25.02.2010 tarihli ve aynı sayılı kararının temyiz incelenmesine geçildi;
    Alacaklı tarafından ..... hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, adı geçen borçlu vekilinin yasal sürede icra mahkemesine başvurusunda yetkili icra müdürlüğünün Gaziosmanpaşa İcra Müdürlüğü olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunduğu, ayrıca imzaya ve borca itirazlarını bildirdiği, mahkemece yetkisizlik itirazının kabulüyle dosyanın yetkili Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.  İİK.nun 50/1.maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir.  HUMK.nun 9.maddesi aksine bir yasa hükmü bulunmadıkça, her davanın, açıldığı tarih itibariyle davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme davalının (borçlunun)ikametgahı mahkemesi (icra dairesi) dir.
    Aynı Kanunun 22.maddesi hükmü uyarınca, kamu düzeniyle ilgili bulunmayan hallerde taraflar yetkili mahkemeyi (icra dairesini) belirleyebilirler. Bir başka anlatımla taraflar bu koşulun oluşması durumunda yetki sözleşmesi düzenleyebilirler. Bu düzenleme adı geçenlerin iradesini bono metnine yazmak suretiyle de gerçekleşebilir.
    Somut olayda, takip dayanağı bonoda bu hükümlere uygun olarak özel yetkili yer "Bakırköy" olarak taraflarca kabul edilmiştir. Borçlunun ikametgahı Gaziosmanpaşa/İstanbul olup, ödeme emri kendisine burada tebliğ edilmiştir. Alacaklı icra takibini Büyükçekmece İcra Dairesinde başlatmıştır.Büyükçekmece İcra Dairesinin yetkili olduğu konusunda bir anlaşma bulunmayıp aksine sözleşilen yer Bakırköy İcra Daireleridir.
    Genel yetkili yerde takip hakkı olan alacaklının tercih hakkı kullanarak özel yetkili yerde de takipte bulunması mümkündür.Ancak, alacaklı Bakırköy İcra Dairesi yerine yetkisiz Büyükçekmece İcra dairesinde takibi başlattığından,HUMK.nun 23.maddesi uyarınca yetkili icra dairesini tercih hakkı borçluya geçmiştir.Borçlu ise genel yetkili yer olan ikametgah adresinin bulunduğu Gaziosmanpaşa İcra Dairesini tercih etmiştir. O halde mahkemece yetki itirazının kabulü ile Gaziosmanpaşa İcra Dairelerinin yetkili olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi