11. Hukuk Dairesi 2017/1493 E. , 2018/7085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/07/2016 tarih ve 2013/635-2016/459 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; dava dışı ... ile ... arasında 10/11/2005 tarihli 250.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi düzenlediğini, davalının müşterek ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığını, borçlunun kredi borcu geri ödemelerinde temerrüde düşmesi nedeniyle kısmi kredi borcu, faiz ve BSMV alacağı doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile çek kredisi bedeli alacağı 410 TL asıl alacağa 08/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek %68 temerrüd faizi ile ticari artı para kredisi ve taksitli ticari kredi asıl alacağı 2.915,95 TL., 377,73 TL işlemiş faiz 18.89 TL. BSMV olmak üzere toplam 3.312,57 TL nin 04/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek %108 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafın talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, TBK 147. maddesine göre ticari alacaklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, sözleşmenin davalının iradesi sakatlanarak imzalandığını, sadece dava dışı asıl borçlu ... ... A.Ş. "den kullandığı turizm destek kredisi"ne kefil olduğunu, bu kredinin bedelinin 40.000,00 TL olup kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte az yukarıda belirtilen miktar kadar kredi verilmesine rağmen tanımlanan miktarın yaklaşık 6 katı oranında kefalet limiti belirlenmesinin kötü niyetli ve hayatın olağan akışına da uygunluk göstermediğini, fahiş olan faiz oranlarına da ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; uyuşmazlığın kredi ilişkisinden kaynaklanması nedeni ile 818 sayılı mülga BK"nın 125 nci maddesi (TBK nın 146. maddesi) uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, muaccel olma tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK"nın 484. maddesinde kefalet akdinin yazılı şekilde yapılmasının yanı sıra kefilin sorumlu alacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, ... ile ... arasında düzenlenen 10.11.2005 tarihli
genel kredi sözleşmesinde kefalet limitinin yazılı olduğu kısım, sözleşmenin son sayfası ile taahhütnameyi imzalayan kısmında davalının müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, kefalet limitinin 250.000,00 TL olarak belirlendiği, sözleşme limitinin sonradan doldurulduğu yolundaki savunmanın yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davalı tarafça bu hususun usulüne uygun kanıtlanmadığı bu hali ile ile kefaletin hukuken geçerli bir kefalet ve davalının kefalet limiti dahilinde ödenmeyen borçtan ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu, dayanak sözleşme "genel kredi sözleşmesi" olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK"nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği gerekçesiyle artı para ve çek garanti bedelinden oluşan alacağın kefil olan davalıdan tahsili ile davanın kısmen kabulüne, 410.00 TL nin 08/11/2007 tarihinden itibaren % 68 temerrüt faizi ile birlikte; 3.177.73 TL"nin 08/11/2007 tarihinden 25/05/2013 tarihinde kadar % 108, 25/03/2013 tarihinden 30/06/2013 tarihinde kadar % 32.64, 01/07/2013 tarihinden 01/10/2013 tarihine kadar % 31.44, 01/10/2013 tarihinden itibaren % 30.24 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 183,82 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.