10. Hukuk Dairesi 2015/16742 E. , 2018/1883 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi mümkün olmayan zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Eldeki davada, davalı Güvence Hesabı avukatının yasal süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı def"i kapsamında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalar ışığı altında davanın yasal dayanağının 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesi olup, ilgili maddede yer alan 2 yıllık zamanaşımı süresinin takibi yenileme tarihi itibariyle dolduğu gözetilmeksizin, Mahkemece İcra İflas Kanunun 67/1. maddesindeki süre ile kaza tarihi ile dava tarihi arasında da 10 yıldan fazla zaman geçtiğinden bahisle 10 yıllık zamanaşımı süresi de dolmakla davanın zamanaşımına uğradığı gerekçeleriyle reddine karar verilmek suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının ilk parağrafının tamamen silinerek, " 2918 sayılı Yasanın 109. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle davanın reddine" kısmının hüküm fıkrasıne eklenmesine, gerekçe ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.