Taraflar arasındaki “Boşanma, maddi-manevi tazminat ve nafaka” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 8.Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, maddi-manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, yoksulluk nafakası talebinin reddine dair verilen 13.10.2006 gün ve 2005/1220 E., 2006/976 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 24.09.2007 gün ve 692-12567 sayılı ilamı ile; (..1-Davalı koca tarafından 15.7.2002 tarihinde açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 12.9.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Kadının 13.5.2002 tarihinde açmış bulunduğu nafaka ve Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı ayrı yaşamaya izin talebine ilişkin dava ise, kocanın yukarıda sözü edilen boşanma davası ile birleştirilmiş, sonuçta kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatlayamadığından talebi reddedilmiş, bu karar da 13.9.2005"de kesinleşmiştir.
Eldeki boşanma davası, kadın tarafından Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebebe dayanılarak 1.1.2005 tarihinde açılmıştır.
Davalı kocanın daha önce açtığı yukarıda sözü edilen boşanma davasının reddinden sonra taraflar bir araya gelmedikleri gibi, yeni bir olay da vuku bulmamıştır. Kocanın açtığı boşanma davası reddedilmiş olmakla, kadının kusurunun bulunmadığı hükmen belirlenmiştir. Kadının açmış bulunduğu Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı davanın reddedilmesiyle de kadının ayrı yaşamakta haklı olmadığı tespit edilmiştir. Boşanma davasının reddinden sonra yeni bir olayın varlığı iddia ve ispat edilmemiş olmasına göre boşanmaya yol açan olaylarda kadını eşit veya daha fazla kusurlu olarak kabul etmek mümkün değildir. Kadın, boşanmakla kocasının desteğini yitirdiğinden Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları kadın lehine gerçekleşmiştir. Bu itibarla davalı kocanın maddi tazminata ve tedbir nafakasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Kocadan kaynaklanan, kadının kişilik haklarına saldırı sayılabilecek maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanamamıştır. O halde manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde manevi tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir. (TMK.md.174/2)….) gerekçesiyle kısmen bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; boşanma, maddi-manevi tazminat ve nafaka istemine ilişkindir.
Davacı vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, 500 YTL. nafakaya, 10.000 YTL.maddi, 10.000YTL.manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, boşanma isteğini kabul ettiklerini, müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesini istediklerini, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Yerel Mahkemece tarafların evlilik birliğinin devamı kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, bunda asıl kusurun, eşine gereken saygı ve ilgiyi göstermeyen davalıda olduğu gerekçesi ile boşanma davasının kabulüne, müşterek çocuğun velayetinin davalıya bırakılmasına, maddi-manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile manevi tazminat yönünden bozulmuş, yerel mahkeme tüm dosya içeriğine göre, davacı kadının kişilik haklarının, davalı kocası tarafından, özgürlüğünden yoksun bırakılmak, bir eş gibi davranılmamak, değer verilmemek suretiyle çiğnendiği gerekçesi ile kararında direnmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık davalı kocadan kaynaklanan davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir hadisenin kanıtlanıp kanıtlanamadığı buna bağlı olarak davacı yararına manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasındadır.
Taraflar arasında daha önce görülen ve red ile sonuçlanan koca tarafından açılan boşanma davasında davalı olan kadın boşanma davasının reddine karar verilmesini istediğine ve yine bu davada dinlenen tanık H. F. C.’ın kendisini aradığını E. B. evi terk ettiğini, pişman olduğunu ve kendilerini bir araya getirmesi için yardımcı olmasını istediğini beyan etmiş olduğuna göre, C.ın eşi ile arasında geçen olaylar nedeniyle eşini affettiği anlaşılmaktadır. Affedilen olaylar nedeniyle manevi tazminata hükmedilemez. Açılan bu davada, kocadan kaynaklanan ve kadının kişilik haklarına saldırı sayılabilecek herhangi bir hadisenin varlığı da ispat edilememiştir.
O halde Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 24.09.2008 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.