19. Hukuk Dairesi 2016/5172 E. , 2016/14380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2013/30421 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takip konusu yapılan senedin gerçek bir ticari ilişki ve borca dayanmadığını, senet metninde “malen” kaydı bulunmasına rağmen müvekkiline herhangi bir mal tesliminin yapılmadığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2011/71360 soruşturma numarasıyla yürütülen soruşturma dosyasında alacaklı şirket sahibi tarafından verilen ifadeden de bu durumun anlaşıldığını, senedin ikrah altında imzalatıldığını, davalı alacaklının iddiası olan kardeşinin borcunu müvekkilinin ikrah olmaksızın iradi olarak üstlendiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirket ile müvekkilinin kardeşi olan Hayk Kiraz hakkında ticari ilişki sonucu oluşan borcun müvekkili tarafında üstlenildiğine yönelik sözleşme imzalanmadığını ve bu kapsamda irade ortaya konmadığını belirterek başkasının borcu için müvekkilini sorumlu tutma çabasında başka bir şey olmayan takibe konu senetden dolayı müvekkilinin anılan takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili daha sonra verdiği 26.06.2015 havale tarihli dilekçesinde aynı kapsamda takibe konulmamış 3 adet sıra senedin olduğunu belirterek toplam 175.000,00 TL tutarlı 4 adet senetten dolayı müvekkili lehine vekalet ücreti verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ikrah iddiasının T.B.K 37. maddesi hükmünde düzenlendiğini, dava konusu senetlerin imzalanmasına ikrahın sebep olmadığını, davacının şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiğini, davacının hiçbir baskı ve zorlama uygulanmadan senetleri imzaladığını, bu durumun müvekkilinin iş yerine ait güvenlik kameralarıyla saptandığını, davacının kendi isteği ve davet üzerine iş yerine geldiğini, Kiraz Kuyumculuğun sahipleri ..., Hayk Kiraz ve Ayda Kiraz"ın müvekkili şirket ve Kapalıçarşı"da faaliyette bulunan birçok şirketten güven ilişkisine dayalı mal aldıklarını ve bedelini ödemeksizin ortadan kaybolduklarını, davacı hakkındaki dolandırıcılık şikayeti üzerine İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2013/79543 Nolu soruşturmasının halen devam ettiğini, davacının borcuna karşılık müvekkiline ödeme planı sunduğunu ve dava konusu 4 adet senedi vermeyi teklif ettiğini, Kiraz Kuyumculuk Şirketi ile yürütülen ticari ilişki kapsamında toplam 174.999,00 TL tutarında ürün tesliminin davacıya yapıldığını, fatura ve irsaliyelerin Hayk Kiraz-Kiraz Kuyumculuk Firması adına kesildiğini, fatura konusu malları davacı ve dava dışı Hayk Kiraz ile Ayda Kiraz"ın birlikte teslim aldıklarını, senetlerin gerçek bir borç ilişkisine dayandığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu bononun kendisine iradesi ikrah yoluyla sakatlanarak imzalatıldığını ispatlayamamış ise de dava dışı şirketin davalıya olan borcunun davacı tarafından üstlenildiği yolunda yazılı belge olmadığı ve davalının ticari kayıtlarında davacının dava konusu bonoyu düzenlemesini gerektirecek bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile takip konusu bono ile takip konusu yapılmamış diğer üç bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının takip tutarının % 20’si oranında kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 1 adet 43.750,00 TL miktarlı bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Takibe konu edilen bono dışındaki bonolar açısından girişilmiş bir icra takibi bulunmadığı davalının cevabı beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu bonolar hakkında açılmış bir dava yoktur. HMK"nun 26. maddesi uyarınca talep dışına çıkılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davanın tabeple bağlılık kuralı gözetilerek sadece takibe konu edilen bono yönünden görülerek uyuşmazlığın bu çerçevede çözümlenmesi gerekirken, davacının daha sonra vermiş olduğu ve vekalet ücretine tüm bonoların toplam miktarı gözetilerek hükmedilmesi gerektiğine ilişkin dilekçesine yanlış anlam verilerek talep konusu edilmeyen bonolar da sanki dava konusuymuş gibi değerlendirme yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın talep halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı lehine takdir edilen 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak da valıya verilmesine, 07.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.