3. Hukuk Dairesi 2017/6504 E. , 2018/7356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında ... İçme Suyu Risale Hattı işinde kullanılmak üzere araç kira sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında eskavatörün davalıya teslim edildiğini, davalının eskavatör çalışma bedeli ile makine nakil bedelini ödememesi sebebiyle başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini, takibin devamını ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun"una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; Davaya dayanak faturalarda kiralanan eskavatörün operatörsüz olduğunun belirtildiği, davanın ise 10.11.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. O halde, uyuşmazlık araç kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava tarihinde yürürlükte olan HMK. 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi"ne aittir. Bu nedenle Mahkemece görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava kira sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali talebine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK"nın 4.maddesinde Ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1. fıkrasında "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda..." sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 12.maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir", yine aynı kanunun 16/1 maddesinde ise “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmünü içermektedir.
Bu düzenlemeye göre davanın tarafları ticari şirket olmakla TTK uygulamasında tacir sayılırlar.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun"un 5.maddesinin başlığı" 2. Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1.fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise "davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır" şeklinde düzenlenmiştir.
Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesine göre ise "Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda" Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu şeklinde düzenleme mevcuttur.
Ticari davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin 6102 Sayılı TTK ‘nun 5. Maddesinde yapılan değişiklik 6100 sayılı HMK ‘nun yürürlüğe girmesi sonrasında 26.06.2012 Tarihinde 6335 sayılı kanunla yapılmıştır.
Mer’i mevzuatta aynı konuyu düzenleyen birden fazla kanun olduğunda uygulanacak olan kanunun belirlenmesi “özel kanun-genel kanun “ kriterine göre “özel kanun” olacağı, “önceki kanun – sonraki kanun “ kriterleri bakımından değerlendirme yapıldığında ise “sonraki Kanun” olacağı genel hukuk ilkelerindendir.
Buna göre değerlendirme yapıldığında ; 6100 sayılı HMK 12.01.2012 Tarihinde kabul edilmiş 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği halde 6102 sayılı TTK 13.01.2011 tarihinde kabul edilmiş, 01.07.2012 Tarihinde yürürlüğe girdiğinden 6102 sayılı TTK, 6100 sayılı HMK ‘na göre daha sonraki bir düzenlemedir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK hukuk davalarındaki yargılama usulünü düzenlemesi bakımından genel bir kanun iken 6102 sayılı TTK da ki Ticari davalara ilişkin görev düzenlemesi ise yargılama usulüne ilişkin özel bir “görev” düzenlemesidir.
Her iki kriter bakımından değerlendirme yapıldığında ise taraflar TTK m.16/2 uyarınca tacir olduğunda taraflar arasındaki “kira sözleşmelerinden” doğan davalarda “ticari dava” niteliğinde olacağından bu davalarda da görevli mahkeme TTK m.5/4 uyarınca dava açılan yerde varsa müstakil Asliye Ticaret Mahkemeleri yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye ticaret Mahkemesi Sıfatıyla ) dir.
Somut olaydaki davaya konu olan uyuşmazlık tacirler arası kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlıkta her iki tarafın tacir olması ve ihtilafın aralarındaki kira sözleşmesinden kaynaklanması karşısında açılan bu dava “ticari dava “ niteliğindedir.
Bu uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin tayini ticari nitelikte olmayan kira ilişkisinden doğan ihtilaflarda Sulh Hukuk Mahkemelerini görevli kılan 6100 Sayılı HMK"nun 4. Maddesindeki görev düzenlemesi değil , 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. Maddesinde 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasındaki Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kılan düzenlemeye göre belirlenmesi gerekecektir. Buna göre de temyiz incelemesine konu olan ticari davanın yargı yerinde varsa Müstakil Asliye Ticaret Mahkemesinde de yoksa 6102 Sayılı TTK m.5/4 uyarınca “ Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder “ düzenlemesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde Asliye Ticaret mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması görev kurallarına aykırılık teşkil etmeyecektir.
Bu nedenle temyiz incelemesine konu olan mahkeme kararının “davaya bakmakta Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle “ görevden bozulmayıp esastan incelemesinin yapılması gerekir.
Açıklanan nedenlerden dolayı bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülmesi hukuka uygun olduğundan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım. 02.07.2018