8. Hukuk Dairesi 2018/6339 E. , 2020/7783 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde, davacı belediyenin 11622055/36769264 (14.527,57 m2) oranında paydaş olduğu 13375 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olmayan davalı şirketin toplam 4.544 m2"lik alanı işgal ederek kullandığı ileri sürülerek elatmanın önlenmesi istenmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda davalı şirketin payı olmadığı, ancak davalı şirketin %70 hissesine sahip ..."ın paydaş ve payının 8.840,89 m2 olduğu, ..."ın, davalı şirketin taşınmazı kullanmasına muvafakat ettiği beyan edilerek davanın reddi savunulmuştur.
Mahkemece, davalının dava konusu alanı, taşınmazın paydaşlarından ..."ın muvafakati ile kullandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, daha sonra davalı vekilinin talebi üzerine 27.05.2016 tarihli tashih şerhi ile "... 1800,00 TL maktu vekalet ücretinin 25.099,30 TL nispi vekalet ücreti olarak tashihine, ayrıca davacı tarafından yatırılan tamamlama harcı olan 5.194,21 TL"nin davacıya iadesine " olarak düzeltilmiş, tashih şerhi ile birlikte mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı olarak çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Hükümdeki maddi hataların tashihi (düzeltimi) ve tavzih üzerinde kısaca durmak gerekirse; hükümlerin tashihi (düzeltilmesi) 6100 sayılı HMK"nin 304. maddesinde, hükümlerin tavzihi ise aynı Kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir.
Hükümlerin tashihi, mahkemece res"en veya taraflarından birinin talebi üzerine hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebilmesine dair bir yoldur. Maddi hata düzeltimi ile hükmü veren mahkeme, sadece yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebilir.
Hükümlerin tavzihi ise, hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur.
Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanması veya tereddüt veya aykırılığın giderilmesini kararı veren mahkemeden isteyebilirler.
Yukarıda belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hâkim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması bakımından tavzih yoluna gidilemez. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (YHGK.’nin 14.6.1967 tarihli ve 1967/9–462 Esas 300 Karar sayılı ilamı).
Hâkim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu kararına ekleyemeyeceği gibi, hüküm verirken unuttuğu vekâlet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dâhil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice; tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, cilt 5, Altıncı Baskı şehir 2001 cilt 5, s. 5270 vd.).
Somut olayda, mahkemece verilen kararda davanın reddi ile davalı lehine 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş iken 27.05.2016 tarihli tashih şerhi ile 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin 25.099,30 TL nispi vekalet ücreti olarak düzeltimine karar verildiği, bu şekilde yani maddi hata düzeltimi ile hüküm değiştirilmesi mümkün olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken hükmün değiştirilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.