
Esas No: 2017/3061
Karar No: 2021/1150
Karar Tarihi: 23.02.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/3061 Esas 2021/1150 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.08.2012 gününde verilen dilekçe ile mecra irtifakı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 13.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin yöneticisi ve kat maliki olduğu 36525 ada 9 parselde bulunan apartmanın kot altında kalan dairelerinin kanalizasyon bağlantısının kot farkı nedeniyle ana kanalizasyona bağlanamadığını, bu dairelerin pis sularının bir çukura aktarılarak motopomp vasıtasıyla ana kanalizasyona pompalandığını, pompanın gücünün yetmemesi nedeniyle çok sık arızalandığını ve kanalın tıkandığını; bu durumun taşkınlara, alt kattaki dairelere kanalizasyon suyunun basmasına neden olduğunu ve apartman sakinlerinin sağlıklarını olumsuz etkilediğini, kanalın bakımının ve motopompun tamirinin yaptırılmasının maddi külfetinin olduğunu, kanal kuyularından sürekli koku geldiğini, çocukların oyun oynadıkları alanda kanal taşması olduğunu belirterek, 36525 ada 9 parsel lehine uygun görülecek bedel karşılığında davalılara ait taşınmazlardan mecra irtifakı kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalı, davanın reddini savunmuş; bir kısım davalı davaya bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, apartman yönetiminin davasının reddine; davacı ...’in davasının kabulüne 36525 ada 2 parsel sayılı taşınmaz aleyhine 36525 ada 9 parsel lehine geçit hakkı kurulmasına; diğer parsel yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.”
Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalarda, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
Mecra irtifakı kurulmasına ilişkin davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da mecra hakkı kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan “fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi” uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
İrtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Davanın niteliği gereği, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Anılan maddenin son fıkrası uyarınca, istem halinde gideri davacı tarafından karşılandığında mecra hakkının tapu siciline kaydına da karar verilmelidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Mecra hakları zorunluluk halinde komşuların birbirlerine katlanması için birine hak diğerine sorumluluk olarak sonuç doğurucu haklardandır. Başka bir ifadeyle, dava konusu uyuşmazlıkta lehine mecra irtifakı kurulması istenen 36525 ada 9 parselde bulunan binanın pis suyunun teknik imkanlar ve yeterli ekipman kullanılmak suretiyle mecra irtifakına gerek olmadan tahliyesi sağlanabiliyorsa, diğer taşınmazın yükümlülük altına sokulması doğru olmayacaktır.
Nitekim somut olayda; 06.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda, 36525 ada 9 parsel sayılı taşınmazda bulunan bazı dairelerin kot farkından dolayı kanalizasyon hattına bağlanamadığı, bu dairelerin pis sularının bahçede açılan foseptik çukuruna, oradan da motopomp aracılığıyla kanalizasyona pompalandığı, pompanın arızalanması veya kanalın tıkanması sonucunda bodrum kattaki dairelerin pis su baskınına maruz kaldığı ve bodrum kattaki birikmiş pis suların kendi cazibesinde pompa kullanmadan parseller arasındaki eğimi kullanarak akıtılmasının uygun olacağı tespit edilmiş ise de, mevcut su tahliyesi olanakları karşısında mecra irtifakı kurulmasının zorunlu olduğu belirtilmemiştir. Öte yandan, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, cazibe ile akmayan dairelerin pis sularını motorla tahliye etmeleri yada komşu binalardan geçiş hakkı alarak cazibe ile akışlarının sağlanması gerektiğini bildirmiştir. Bu durumda davacı, 36525 ada 9 sayılı parselde bulunan binanın alt katında bulunan dairelerin kanalizasyon hattının ana kanalizasyon hattına bağlanması için davalıların taşınmazından mecra hakkı kurulmasının zorunlu olduğunu kanıtlayamamıştır.
O halde, davacı yararına dava konusu taşınmazdan mecra hakkı kurulmasında bir zorunluluk bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.