23. Hukuk Dairesi 2014/4241 E. , 2015/704 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kooperatif ile davalı arsa sahibi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yapılan sözleşme uyarınca binaların inşa edildiğini ve noter huzurunda yapılan çekilişle, davalıya arsa hissesi oranında düşen bağımsız bölümlerin belirlendiğini, bunun yanında talebi üzerine davalıya, E blok 1 no"lu bağımsız bölümle ilgili kooperatif üyeliği verildiğini, müvekkili kooperatifçe, davalıya sözleşme hükümleri ve kur"a sonucu düşen taşınmazların işleri yapılırken, farkında olmadan üyeliğinin bulunduğu E blok 1 no"lu bağımsız bölümün de arsa malikine düşen taşınmazlar gibi, iç işçilikleri, ıslak zeminleri, laminat parkeleri, tuvalet, banyo gibi tüm işlerinin de malzeme bedelleri ve işçilikleriyle birlikte yapıldığını, böylece davalının üye olduğu E blok 1 no"lu bağımsız bölümün tüm işlerinin arsa maliklerine düşen taşınmazlar gibi anahtar teslimi olacak şekilde hazır hale geldiğini, davalının böylece sebepsiz zenginleştiğini, bu durumun müvekkili tarafından sonradan farkedilmesi üzerine dava açılmak zorunda kalındığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda imalat bedellerinden (taşınmazın imalatlardan sonra ifade edeceği değer ile imalat yapılmasaydı taşıyacağı değer arasındaki farkın) 15.000,00 TL"nin imalat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 40.000,00 TL"ye artırmıştır.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu imalat ve işçiliklerden kooperatifin yükümlülüğünde olmayanların müvekkili tarafından bedeli ödenmek suretiyle yaptırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen 13.03.2013 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmamasının gerektiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşmenin, geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebileceği, sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşmenin, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altında olduğu, davacı kooperatifin davalıya sözleşme hükümleri sonucu düşen taşınmazların işlerini yaparken, farkında olmadan üyeliğinin bulunduğu E Blok 1 nolu bağımsız bölümün .../...
De arsa malikine düşen taşınmazlar gibi iç işçiliklerini, ıslak zeminlerini,laminat parkelerini, tuvalet, banyo gibi tüm işlerini de malzeme bedelleri ve işçilikleriyle birlikte yaptığı, böylece davalının üye olduğu E-1 no"lu bağımsız bölümün tüm işlerinin arsa maliklerine düşen taşınmazlar gibi anahtar teslimi olacak şekilde hazır hale geldiği, davalının bu şekilde sebepsiz zenginleştiği, davalı tarafça dava konusu imalatların bedeli verilerek kendileri tarafından yaptırıldığı savunulsa da, bu hususun ispat edilemediği, yine davalı tarafça her ne kadar zamanaşımı savunmasında bulunulmuşsa da sebepsiz zenginleşme davalarında 1 yıllık zamanaşımı süresinin,zarar görenin mal varlığındaki eksilmeye yol açan eylem veya işlemin haksız olduğuna kesin olarak kani bulunduğu ve malvarlığındaki eksilmenin miktarı ile haksız edinenin şahsını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, (BK. m.66 ), buradaki "öğrenmenin", subjektif mahiyette olduğu, somut olayda davacı tarafın sebepsiz zenginleşmeyi 2011 yılında fark ettiklerini beyan ettiği, soyut olarak zamanaşımı savunmasında bulunan davalı tarafın öğrenme tarihine ilişkin subjektif durumun aksini iddia ve ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile toplam 40.000,00 TL"nin 15.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 25.08.2011, 25.000,00.TL"sinin ise ıslah tarihi olan 29.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-YHGK"nın 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 tarih ve 2013/8037 E., 2014/1827 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Somut olayda davacı kooperatif ile davalı üye arasında anasözleşmeye dayalı üyelik ilişkisinin bulunduğu anlaşılmış olduğundan, mahkemenin, zamanaşımı def"inin reddine ilişkin kararında, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin dava tarihinde yürürlükte bulunan BK"nın 66. maddesine dayanması hatalı olmuştur. Kooperatif ile ortağı arasındaki üyeliğe sıkı sıkıya
bağlı olmayan, örneğin üyenin parasal yükümlülükleri ya da somut olayda olduğu gibi ortağa verilen dairedeki fazla imalata ilişkin istemlerle ilgili davalarda BK"nın 126/4. maddesindeki beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağının kabulü gerekir.Davalı vekilince, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde açıklandığı üzere, 14.07.2008 tarihli yönetim kurulu kararında, arsa sahiplerine ait dairelerin 20.07.2008 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Dairelerin teslim tarihi ile dava tarihi arasında beş yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından, zamanaşımı def"inin bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak reddi doğru olmamış ise de, zamanaşımı def"inin reddi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı tarafça, E Blok 1 No"lu bağımsız bölüme yapılan imalat bedellerinin, (taşınmazın imalatlardan sonra ifade edeceği değer ile imalat yapılmasaydı taşıyacağı değer arasındaki farkın) tahsili istenmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 13.03.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, emsal olarak kabul edilen G Blok 1 nolu bağımsız bölüm ile davaya konu E Blok 1 no"lu bağımsız bölümün, mahalli piyasa rayiçleri, konumu ve nitelikleri karşılaştırılarak değer farkı tespit edilmiş, davaya konu dairede yapıldığı halde, emsal dairede yapılmamış olduğu anlaşılan imalatlar belirlenmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacıya ait konutta yapıldığı halde emsal konutta yapılmamış olduğu tespit edilen imalatların fazladan yapıldığının kabulü ile bu imalatların, konutun teslim tarihi olan Temmuz 2008 itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre kalem kalem değerleriyle ilgili inşaat mühendisi bilirkişiden, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının yapılan imalat bedeli kadar zenginleştiği hususu gözardı edilerek, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde değer farkına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.