3. Hukuk Dairesi 2016/20351 E. , 2018/7253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin ... Otel İsimli turizm tesisini kiraladığını, müvekkil şirketin içme suyunu, banyodaki ve havuzlardaki su ihtiyacını ... Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürlüğüne bağlı su şebekesinden sağladığını, bahçe sulamasında kullandığı suyu ... A.Ş isimli şirketten sağladığını, bahçelerde kullanılan suyun kanalizasyon veya arıtma sistemlerine karışmadığını, DESKİ Genel Müdürlüğü tarafından müvekkil şirkete yazılan 20/07/2015 tarih 4824 sayılı yazı ile ... A.Ş"den 01/04/2014 ile 01/07/2015 tarihleri arasında kullanılan su tüketim miktarına 54.873 m³ atıksu toplama arıtma ve bertaraf ücreti olarak 35.557,10 TL tahakkuk ettirildiğini ve 11/08/2015 tarihe kadar ödenmesini istendiğini, müvekkil şirketin borcunun bulunmadığını, davalının müvekkil şirkete sunmuş olduğu bir su hizmetinin bulunmadığını, bahçede kullanılan suyun toprak tarafından emildiğini, davalının bertaraf etmek veya arıtmak zorunda kaldığı bir durumun olmadığını, kullanılan suyun miktarının net olarak bilinmediğini, ayrıca m³ bedelinin KDV hariç 0,60 olduğu ile ilgili kararın içeriğini de müvekkil şirketin bilmediğini, söz konusu karara itiraz ettiklerini, davacı şirketin borcu olmadığının tespiti edilmesini, dava konusu alacak ile ilgili icra takibi yapmama konusunda ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; DESKİ’nin, Bakanlar Kurulunun 13.03.2014 tarih ve 2014/6072 sayılı kararı ile kurulduğu, 2560 sayılı İSKİ kanunu hükümlerince hizmet vermekte olan kurumun ... Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı bir kamu tüzel kişiliği bulunmakla beraber aktif ve tek başına dava ehliyeti olduğu, davanın husumetten reddi gerektiği, davanın idari yargıda açılması gerektiği, DESKİ Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu işlem ve davacı tarafça dava konusu edilen işlemin hukuka uygun olduğu, davanın öncelikle husumet nedeniyle reddine karar verilmesini aksi halde görev ve nihayet esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; DESKİ Genel Müdürlüğü’nün müstakil bütçeli kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğundan davalı kurum aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında "hak ilişkisine dayalı bağ" dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
HMK"nın 124 maddesinde “ Bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür, ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, davanın reddi değildir. Temsilci de yanılma halinde, gerçek temsilci belirlenip, dava dilekçesi ona tebliğ edilerek, yargılamaya devam edilmesi zorunludur. Buna göre verilecek ara kararla, davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerekir.
Somut olayda, davalı ... ile dava dışı DESKİ Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin davacı tarafından bilinmesinin beklenemeyeceği, bu halde davalı ve dava dışı DESKİ Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin niteliği gözetilerek, davanın ...’na yöneltilmesinin hasımda değil hasmın belirlenmesinde (temsilcide) yanılgı olduğu benimsenmelidir.
Bu halde mahkemece; hata sonucu dava dışı ..."na husumet yöneltilerek açılan davada, gerçek taraf durumundaki DESKİ Genel Müdürlüğü"ne davanın yöneltilmesinin sağlanması ile dava dilekçesi ve duruşma günü bildirir tebliğ yapılarak, savunma hakkının tanınması, hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.