Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18431
Karar No: 2018/1786
Karar Tarihi: 07.03.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/18431 Esas 2018/1786 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/18431 E.  ,  2018/1786 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, yersiz olduğu iddiası ile ödenen yaşlılık aylığının iadesi amacıyla başlatılan itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
    Mahkemece ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    11.05.1999 tarihli tahsis talebine istinaden, 01.10.1972-20.04.1982 ile 22.03.1985-31.07.1996 tarihleri arasında kalan sürede terzilik mesleğine dayalı olarak, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu, 02.08.1996-30.09.1998 tarihleri arasında kalan sürede ise 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilen süreleri ile 720 günlük (1968-1970 yılları arasında) askerlik sürelerini borçlanması ile 9026 gün üzerinden 01.06.1999 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılan davacı hakkında, 16.11.2010 tarihli TR 4 belgesi ile 01.06.1981-31.12.1999 ve 01.01.2000-16.04.2000 tarihleri arasında ...’da Ranta tabi çalışmalarının olduğunun tespit edilmesi nedeniyle, davacı Kurumca 13.01.2012 tarihli işlemle, Almanya’da geçen çalışma sürelerine göre sigortalılık sürelerinin iptali nedeniyle aylığın başlangıçtan itibaren iptali ile 26.12.2001-26.12.2011 tarihleri arasında kalan sürelerde davalıya ödenen aylıkların iadesi ve 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında borç tahakkuk ettirildiği, bu borç nedeniyle davalı hakkında yapılan takipte davalının itirazının iptali ile inkâr tazminatı istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 üncü ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
    Eldeki davada, davalının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalılığına ilişkin olarak 01.10.1972 itibari ile başlatılan sigortalılık süresi bakımından, davalının terzilik mesleğine dayalı zorunlu sigortalılığının devam etmesi karşısında, 01.06.1981 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun hükümleri yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmış kişi” ve dolayısıyla “zorunlu sigortalı” olarak kabul edilemeyeceği belirgin olup, mahkemece bu yöndeki irdeleme yerindedir. Diğer taraftan, anılan Kanun hükümlerinde yurt dışında çalışma olgusu isteğe bağlı sigortalılığı engelleyici neden olarak öngörülmediğinden, davalının 02.08.1996-30.09.1998 tarihleri arasında geçen isteğe bağlı sigortalılık süresinin geçerli olduğu dikkate alınmalı ve sosyal güvenlik ilkesine uygun bir yaklaşımla, dava konusu dönemde zorunlu sigortalılık nedeniyle ödenen primlerin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ne var ki, davalının prim ödemelerine göre Kurumdan sorularak tespit edilecek isteğe bağlı sigortalılık süresi, ancak ileriye yönelik olarak dikkate alınabilir niteliktedir. Başka bir deyişle, ödenen primlerin karşıladığı sigortalılık süresi, ancak 01.06.1981 tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeli ve tahsis şartları bakımından yapılacak irdeleme ile sonucuna göre aylığın iptalinin gerekip gerekmediği hususunda yapılacak değerlendirme ile karar verilmelidir.
    Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Kabule göre de itirazın iptali davalarında, nispi vekâlet ücreti tayini gerekirken yazılı şekilde maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum ve davalı avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 07.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi