10. Hukuk Dairesi 2018/509 E. , 2018/1780 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : . İş Mahkemesi
Dava, 05.06.2002-31.12.2006 tarihleri arasında kalan sürede 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle istemin reddine dair verilen karara karşı davacı avukatı tarafından istinaf yoluna başvurulması ve ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın temyizen incelenmesi davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 05.06.2002-31.12.2006 tarihleri arasında kalan sürede vergi kaydının varlığı nedeniyle 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, 1479 sayılı Yasanın gecici 18’inci madde hükmü uyarınca belirlenmiş süre içerisinde kuruma 1479 sayılı Yasa kapsamında tescili bulunmayan davacının Bağ-Kur’lu sayılmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, 1479 sayılı Yasanın geçici 18. madde hükmünde öngörülen sürede, davacı adına herhangi bir tescil veyahut prim ödemesinin bulunmaması nedenleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, 5510 sayılı Yasa"nın “1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 8. maddesinde, hizmet sözleşmesine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanların, gelir vergisinden bağışık olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanların, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin tüm ortaklarının, sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Yasa"nın yürürlük tarihine kadar, yani 01.10.2008 tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmamış olmaları halinde, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin bu Yasanın yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı; hizmet sözleşmesine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların hak ve yükümlülüğünün ise tarımsal faaliyetlerinin yasayla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten başlayacağı; ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanların, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin tüm ortaklarının, bu Yasanın yürürlük tarihi ile 04.10.2000 tarihi arasında geçen vergi yükümlülüğü süreleri bulunmak kaydıyla, Yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunmaları halinde, vergi yükümlülük sürelerinin tamamı için 80/2-a maddesine göre talep tarihindeki prime esas kazancının %32’si üzerinden borçlanma tutarının hesaplanıp sigortalıya tebliğ edileceği; sigortalının tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği, tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği düzenlenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 05.06.2002- 30.06.2004 tarihleri arası Halkalı Vergi Dairesinden, 01.07.2004-31.12.2006 tarihleri arası ... Vergi Dairesinden vergi kaydı bulunduğu, davacının Bağ-Kur sigortalılığı yönünden işe giriş bildirgesinin, prim ödemesinin, kayıt ve tescilinin bulunmadığı, bu nedenle talep ettiği dönemde Bağ-Kur sigortalısı sayılmasının mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf talebinin yerinde olmadığı, anlaşılmakla, davacı avukatının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, kendiliğinden sigortalı olması gerektiğini buna dair emsal Hukuk Genel Kurulu kararı sunduğunu fakat bu kararın dikkate alınmadığını, bu nedenle verilen kararların hatalı olup, resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun dava şartlarını düzenleyen 114’üncü maddesi “(1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması...
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” Hükmünü içerirken, aynı yasanın dava şartlarının incelenmesini düzenleyen 115’inci maddesi ise,
“Dava şartlarının incelenmesi
Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” Hükmünü içerir.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64"üncü maddesiyle de 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7’nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “Madde 64- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.”
Dava öncesi kuruma başvurusu bulunmayan davacı, 01.08.2016 tarihinde açtığı iş bu davayla, 1479 Sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılık süresinin tespit edilmesini istemiştir.
Yukarıda belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. Fıkrasındaki düzenlenme gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"u dışındaki kanunlar ile de dava şartı düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK’nun 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının
giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesi gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddedilmelidir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine 3. fıkra olarak eklenen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, eldeki davada, davacı tarafından 5521 sayılı Kanunun 7/3 maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, dava tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle, mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK"nun 115/2. maddesi uyarınca, 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ve 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenenen düzenleme doğrultusunda, davaya konu istem hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"na müracaat etmesi için davacıya kesin önel verilmeli, kurumca istemin kabul edilmesi halinde davalı kurumun yargılama giderinden sorumlu olmayacağı da gözetilerek yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi . Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.