23. Hukuk Dairesi 2014/7816 E. , 2015/698 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 06.05.2014 gün ve 801 Esas, 3494 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen hizmet sözleşmeleri uyarınca davalıya hizmet verildiğini, hizmetlerin ifası sırasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 81. maddesinin 1-ı bendi ile işveren prim yükünün % 5"inin hazinece karşılanması gerektiği halde bu miktarların müvekkilinin hakedişlerinden haksız olarak kesildiğini ileri sürerek, 6.233.603,35 TL" nin kesinti tarihlerinden itibaren avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı yanca yapılan kesintinin haksız ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle 6.233.603,35 TL asıl alacak ve 216.980,63 TL faiz olmak üzere toplam 6.450.583,98 TL" nin davalıdan tahsiline, asıl alacağa dava tarihinden itibaren merkez bankasınca kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlardaki faizin uygulanmasına dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 06.05.2014 tarih ve 801 Esas, 3494 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallere uymayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmeleri nedeniyle 5510 sayılı Kanun uyarınca ... tarafından karşılanan prim tutarının davacı yüklenicinin hak edişinden kesilmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
YHGK"nın 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 tarih ve 2013/8037 E., 2014/1827 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep ....
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin .... Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında bir bedel talep edildiğinden borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir.
Somut olayda, hüküm altına alınan asıl alacak tutarı 6.233.603,35 TL yönünden davalı borçlunun dava tarihinden önce TBK"nın 117. (BK"nın 101.) maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren 16.08.2012 tarih ve 1509 sayılı yazı (ihtar) ile temerrüde düşürüldüğü ve davalı tarafça, bu talebe 18.09.2012 tarihli yazıyla olumsuz cevap verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Dairemizce, mahkemece, anlan ihtarın tebliğ edildiği tarih araştırılarak, gerektiğinde işlemiş faiz tutarı yönünden ek bilirkişi raporu alınıp, temerrüt tarihinden dava tarihine kadar belirlenen işlemiş faiz tutarının hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı olarak, hakedişlerden kesinti yapılan tarihlerden itibaren hesaplanan işlemiş faiz alacağının karar altına alınmasının doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 06.05.2014 tarih ve 801 Esas, 3494 Karar sayılı onama ilamı kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, evvelce alınan temyiz peşin harcı ile karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.