8. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/725 Karar No: 2010/3101 Karar Tarihi: 08.06.2010
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/725 Esas 2010/3101 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2010/725 E. , 2010/3101 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tescil davasının reddine dair Devrek Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17.12.2008 gün ve 512/989 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını belirttiği bir parça tapusuz taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterildiğini ileri sürerek tesbit öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ... ve köy tüzel kişiliği temsilcisi, dava konusu yerin yol olmadığını, davacının zilyetliğinde bulunduğunu belirtmişlerdir. Mahkemece, kadastro tesbit tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar kazanmaya yeterli 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Tescile konu taşınmaz bölümü 1.10.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında paftasında “yol” olarak gösterilmiştir. Görülmekte olan dava ise önce 4.1.2008 tarihinde Kadastro Mahkemesine açılmış, adı geçen mahkeme tarafından daha sonra görevsizlik kararı verilerek Devrek Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesiyle yargılama sonunda yazılı şekilde karar verilmiştir. Yerel mahkemenin redde ilişkin gerekçesi ilke olarak Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun düşmekte ise de; somut olayda davacı tarafından makul ve uygun süre içinde mahkemede dava açılmıştır. Dava, TMK.nun 713/1-3. maddesi uyarınca tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğuna göre; öncelikle davanın yasal hasım olan Hazineye yöneltilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu hususun gözardı edilmesi usul ve kanun hükümlerine aykırıdır. Bundan ayrı; söz konusu davanın makul ve uygun sürede açıldığının kabulü ile iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak taraf delillerine göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken tesbit dışı bırakma tarihinden dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmediği gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru değildir. Kural olarak kadastro tesbitinin yapılmasıyla kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar. Ancak, kadastro tesbitinin yapıldığı sırada Kadastro Mahkemesinde ya da tesbitten sonra genel mahkemelerde açılan bu tür davalar makul ve uygun sayılabilecek bir süre içinde açılmış ise esastan incelenip karara bağlanması gerekmektedir. (3402 sayılı Kadastro Kanununun m. 7/4). Böyle durumlarda kadastrodan önceki zilyetliğe değer verilir ve hesaba katılır. Davacı ...’nin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.