23. Hukuk Dairesi 2014/4690 E. , 2015/687 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat ve alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ... akdedildiğini, davalının sözleşme ve eklerine uygun olarak destek ve servis hizmetleri ile diğer bakım, geliştirme versiyon ve sürüm güncelleme hizmetlerini kurmayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin bu taahhüde karşılık 7500,00 Euro ödediğini, iki senenin geçmesine rağmen taahhüdün yerine getirilmediğini ileri sürerek şimdilik 7.000.00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunarak davanın reddini, karşı davasında müvekkilinin alacaklı olduğunu ileri sürerek sözleşme bedelinin bakiyesi 27.974.32 TL’nin karşı tarafa tebliğ tarihi 08.01.2008, sözleşme ile taahhüt edilen 100 saat dışında fazladan verilmiş 350 saatlik hizmetin karşılığı olarak sözleşmeden doğan toplam 16.450 Euro’nun dava tarihinden avans faizi ile davacı karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, karşı davacının alacağı olan 21.269,00 Eurodan 7.500 Euro"nun ödendiğinin uyuşmazlık dışı olduğu, muvakkat makbuzlar ile karşı davacı çalışanlarına 12.592,00 Euro ödeme yapıldığı, ödemenin, karşı davacı şirketin yöneticisi ve çalışanlarına yapıldığı, ödeme yapılan kişilerin karşı davadaki davalı şirketle dava konusu işle ilgili görüşmeler yapan kişiler olduğundan yapılan ödem ile karşı davalının ödeme oranında borçtan kurtulduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine ilişkin kararın bozma dışı kalarak kesinleşmesi nedeniyle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 1.177,00 Euro (dava tarihi itibari ile 2.441,45 TL) alacağın faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, ticaret sicili kayıtlarına göre, ..."un davalı-karşı davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili genel koordinatör ve A grubu imza yetkilisi olduğu anlaşıldığından, anılan kişiye yapılan ödemenin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, şirketin çalışanları olduğu anlaşılan ... ve ..."a yapılan ödemenin yerinde olup olmadığı konusunda bozmada gösterilen şekilde bir inceleme yapıldığı söylenemez. Bozma ilamında, ödeme yapılan kişilerin şirketin çalışanı olup olmadığına ilişkin davalı yanın beyanda bulunmaması nedeniyle, yöneticilerin isticvabı ve gerekirse makbuzlarda imzası bulunanların tanık olarak dinlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme, ödeme yapılan ... ve ..."in davalı-karşı davacı şirketin çalışanı olduğunu belirleyerek yapılan ödemelerin şirkete yapıldığı sonucuna vararak karar vermiştir. Oysa, bozmada amaçlanan husus, tarafların ilişkisi ve davalı karşı davacı şirket uygulaması da dikkate alınarak, anılan kişilerin daha önce şirket adına tahsilat yapıp yapmadıklarının belirlenmesidir. Bu kapsamda, taraflar arasındaki ilişkide ödendiği uyuşmazlık konusu olmayan 7.500,00 Euronun kime ödendiği ile anılan kişilerin daha önce şirket adına tahsilat yapıp yapmadıkları üzerinde durulmalı, gerekirse bu konuda tarafların gösterecekleri deliler ve davalı şirket kayıtları incelenerek bir sonuca varılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Mahkemenin ilk kararında asıl davanın reddine karar verilerek, asıl davada davalı yararına vekalet ücreti ile yargılama giderlerine karar verilmiştir. Asıl davada davacının temyizi üzerine, sair temyiz itirazlarının reddine, karşı dava yönünden temyizinin kabulüne karar verilerek hüküm bozulmasına rağmen asıl davadaki karar açıkça onanmadığından asıl davada davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bozma ilamı ile ilk karar ortadan kalktığından hükmedilen vekalet ücreti ile yargılama giderleri yönünden infazı kabil bir karar bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, bozma dışı bırakılan asıl dava konusunda yeniden karar vermeye yer olmadığına karar verilerek, asıl dava yönünden yargılama giderleri ile vekalet ücreti konusunda infazı kabil bir karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözden kaçırılması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda ( 1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden yararına BOZULMASINA, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.