10. Hukuk Dairesi 2015/24926 E. , 2018/1752 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, tıbbi cihaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, kurum sigortalılarının verdiği vekaletnamelere istinaden tedavide kullanılan “...” tıbbi cihaz bedellerinin tahsilini istemiştir. Mahkemece, alacak hakkının davacıya temlikine dair bir irade beyanı olmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 01.03.2006 gün ve 2006/21-5-33 sayılı kararında da belirtildiği gibi, Borçlar Kanununda düzenlenen alacağın temliki, ister sözleşmeye, ister kanun hükmüne yada yargı kararına dayansın, üçlü ilişkiye dayanan hukuki bir yapıyı ifade eder. Yasa, temlik için yazılı şekil şartını yeterli görmektedir.
Alacaklı, bir borç ilişkisinden doğan alacağını üçüncü bir kişiye (temlik alan/temellük edene) devretmekte, alacak, temlik edenden üçüncü kişiye geçerken borç ilişkisinin aktif süjesi değişmekte, temlik eden borç ilişkisinden çıkarak onun yerine alacaklı sıfatıyla, alacağı devralan üçüncü kişi geçmektedir.
Temlik, mevcut bulunan bir alacağın varlık ve tutarını üçüncü kişiye aktaran bir işlem olup, yeniden borç doğurmaz (Yargıtay 4. HD. 13.4.1972 gün ve 1976 E-3333 K.)
Temlik ile birlikte üçüncü kişi, alacağı tamamen veya kısmen, alacaklı ile borçlu arasındaki borç ilişkisinin koşullarıyla iktisap etmektedir. Burada değişen sadece borç ilişkisinin tarafı (süjesi) olup, konusu (objesi) değildir (...-Borçlar Hukuku, 4. Bası, Syf.596 vd.).
Alacaklı, alacağını üçüncü kişiye olan borcunu ifa amacıyla temlik edebileceği gibi, borçludan olan alacağını tahsil amacıyla da temlik edebilir. Alacağın bir ivaz karşılığında temlik edilmesi halinde Yasa temlik edene bir garanti (sağlama, tekeffül) borcu yüklemektedir. Temlik eden, her şeyden önce alacağın temlik zamanındaki varlığından sorumlu bulunmaktadır. Alacağın tahsil amacıyla temlik edilmesi halinde de temlik edene bir garanti borcu öngörülmüştür.
Temellük eden (üçüncü kişi), borçluya karşı, alacağın kendisine temlik edildiğini ve alacağın varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Üçüncü kişi bunu ispat edebilmek için, alacaklının elinde bulunan ve alacağın varlığını gösterir bilgi ve belgelere dayanabilecektir. Üçüncü kişi ile borçlu arasındaki ilişki, alacaklı ile borçlu arasında borcun doğumuna yol açan borç ilişkisine dayanmaktadır.
Borçlu, temliki öğrendiği zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri üçüncü kişiye karşı da ileri sürebileceği gibi, alacak hakkının doğumunu önleyen olaylarla, alacak hakkını ortadan kaldıran olayları da itiraz olarak ileri sürebilir. Borçlunun ileri sürdüğü itirazlar sabit olduğu takdirde, yapılan temlik işlemi geçerli olmayacaktır.
Bir diğer ifadeyle, temlike rağmen borç ilişkisinin, özellikle sözleşmenin aktif süjesi olarak (temlik eden) alacaklı sıfatını korumakta, bu nedenle de, borçlunun borç ilişkisiyle ilgili irade beyanlarının muhatabı, temlikten önce olduğu gibi temlikten sonra da alacağı temlik eden ilk alacaklı olmaktadır.
506 sayılı Kanun kapsamında, sağlık sigortasının yasal temeli, anılan Kanunun 32. vd maddeleri olup, somut olayda, tıbbi cihaz malzemesi alımından kaynaklanan alacak vekaletnamelerle temlik edilmekte, bu vekaletnamelerle ile davacı, SSK alacaklısının (sigortalısının) yerine geçmektedir. Anılan belgenin, üçüncü kişiye alacağı talep etme, tahsil ve ahzu kabz yetkisi tanıdığı görülmektedir. Yargılama usulünden doğan haklarla birlikte temlik yapılması olanaklıdır. Sigortalılar tarafından verilen vekaletname içeriklerine göre, anılan alacak hakkının, kullanılan sözlere göre çok geniş kapsamlı ve anlam olarak, alacağın temlik anında mevcut durumu yargılama usulüne ilişkin bütün haklar dahil kapsamına aldığının benimsenmesi zorunludur (4.HD. 9.7.1974 gün ve 5767 E. 4470 K).
Alacağın temlikinin, alacaklı ile üçüncü kişi ve borçlu bakımından yukarıda açıklanan hüküm ve sonuçları ancak sağlık sigortasının kapsam ve koşullarını düzenleyen mevzuat çerçevesinde belirlenebilir. Davacı, sağlık mevzuatı uyarınca davalı Kurum tarafından sigortalı ve hak sahiplerine yapılması gereken sağlık yardımlarına ilişkin alacak haklarının, ilgili sigortalı tarafından kendisine temlik edilmesi üzerine iş bu davayı açtığına göre, uyuşmazlığın temelinde Kurumun sağlamakla yükümlü olduğu sağlık yardımlarının ödettirilmesi isteği vardır. Bu hakkın sigortalılar tarafından davacıya temlik edilmesi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanundan kaynaklanmış olması gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, işin esasına girilerek yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.