18. Hukuk Dairesi 2015/12758 E. , 2015/14146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ... İlçesi ... Köyü 1150 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmazla aynı kamulaştırma kapsamında, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/66 Esas-2013/650 Karar sayılı, Dairemizin 2015/13451 Esas-2015/14147 Karar sayılı dosyasında, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporlarında sulu arazide münavebeye marul, domates, hıyar alınarak bedel tespit edilmesine ve bu münavebe planı Dairemizce uygun bulunmasına rağmen, dava konusu dosyada münavebe planında buğday ve buğday samanı, 2. ürün susam, domates ve hıyar değerlendirmesi yapılmıştır. Aynı kamulaştırma kapsamında aynı bölgedeki taşınmazlarda ayırt edici bir özelliği bulunmadığı sürece aynı münavebe değerlendirmeye alınması gerekirken, gerekçesi gösterilmeden farklı münavebe alınması suretiyle değer belirlenmesi,
2-Kabule göre de; 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 15. maddesinin son fıkrasında bilirkişilerce -aynı Yasanın 11. maddesinin (f) bendi hükmü gözetilerek- yapılacak değer tespitinde idarece belgelerin mahkemeye verildiği günün (dava tarihinin) esas tutulacağı öngörülmüş olup karar tarihi itibariyle 2012 yılı resmi verileri de belirlenmiş olduğuna göre dava tarihi olan 2012 yılına ait verilerin esas alınarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerekirken, bilirkişi kurulunca henüz 2012 yılına ait veriler oluşmadığı gerekçesi ile 2011 yılı verileri esas alınmak suretiyle hesaplama yapılan rapora itibarla hüküm kurulması
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin hükümde açıkça gösterilmemiş olması,
5-... yönünden, sınırlamasız ve kısıtlamasız olarak kamulaştırma bedelinin bankaya depo edilerek hükümle birlikte sahibine ödenmesine karar verlimesi ve tapudaki şerhlerin bedele yansıtılması gerekirken kamulaştırma bedeline tedbir konularak hükümle birlikte tedbirin devamına karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.