2. Hukuk Dairesi 2015/11724 E. , 2016/1773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası fazladır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışındta kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.03.02.2016 (Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
Davacı tarafından boşanma davası, davalı tarafından da karşı boşanma davası açılmış, mahkemece, davacı-davalı erkek tam kusurlu kabul edilerek, erkeğin davasının reddine, davalı-davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmasına, kadın lehine 500,00 TL tedbir, 550,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmiştir.
Sayın çoğunluk tarafından davacının sair temyiz itirazları reddedilmek suretiyle davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna dair mahkemenin kabulü onanmış, yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat fazla olduğundan bahisle bu yönlerden mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına göre yoksulluk nafakasının miktarının fazla olduğu hususunda, sayın çoğunluk ile aramızda görüş farkı bulunmamaktadır.
Davacı erkek boşanma hükmünü temyiz etmemiş olmakla birlikte, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönden bozulmasını talep etmiştir.
Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; annesinin müdahalesine sessiz kalan davacı erkek kusurlu olduğu gibi, intihara teşebbüs eden ve birlik görevlerini yerine getirmeyen kadın da kusurlu olup, birinin kusurunun diğerinden üstün tutulmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Eşler eşit derecede kusurludur.
Mahkeme, kararında da belirtildiği üzere tarafların evliliği fiilen 2 ay kadar sürmüştür. Mahkeme, kadının psikolojik rahatsızlığının “muhtemelen eşinden ve kayınvalidesinden yaşadıklarından” kaynaklı olduğunu belirtmiştir. Ortada somut bir delil olmadan ihtimal ve varsayım üzerine eşlerden birine kusur yüklenemez. Kocanın hakaret ettiği, şiddet uyguladığı ve kovduğuna dair delil bulunmamaktadır. Ayrıca davalı kadının ağabeyi olan tanık ...’ın beyanına göre, kadın baba evine geldikten sonra eşler barışmışlar ve kadın ortak konuta dönmüştür.
Davacı erkeğin davası reddedilmiş, erkek ret hükmünü temyize getirmemiştir. Lehine hüküm kurulmaması ayrı, kusurun mahkemece yanlış belirlendiğini söylemek ayrı şeylerdir. Boşanma gerçekleştiğine göre, kendi davasının reddini temyiz etmemiş olması, her hal ü karda mahkemece belirlenen kusuru da kabul ettiğini, benimsediğini göstermez. Benimsemiş olsaydı, kusur yönünden kararı temyiz etmezdi.
Kanaatimce taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına TMK.nun 174/1-2 maddesi koşulları oluşmamıştır. Maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.