13. Hukuk Dairesi 2016/7528 E. , 2019/2049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, davalı kurum ile arasında akdedilen sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi gereğince hastane işyerinde davalı kurum sigortalılarına da hizmet verildiğini, dava dışı ...’nın 15.07.2013 tarihinde şirket hastanesinde sezaryen işlemi ile doğum yaptığını, verilen sağlık hizmetinin ... kapsamında olmadığının bildirildiğini, davalı kurum tarafından gönderilen 09.12.2013 tarih ve 19697548 sayılı yazı ile dava dışı ..."dan özel hizmetler nedeni ile alınan ilave ücret gerekçe gösterilerek 2012 yılı sözleşmesinin 11.1.8 maddesine aykırı hareket edildiğinden bahisle 11.782,90-TL cezai şart uygulanacağının bildirildiğini, dava dışı ..."ya verilen özel hizmetlerle ilgili olarak davalı kurumdan herhangi bir ücret talep edilmediğini, bu nedenle de davalı kurum tarafından haksız, yersiz ve dayanaksız olarak yapılan cezai şart uygulaması işleminin iptali ile davalı kuruma söz konusu işlemden dolayı cezai şarta ilişkin borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Savunma hakkı Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alındığı gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, davacıya savunma hakkını kullanma imkanı verilmeden hüküm kurulamaz. 6100 sayılı Kanun"un 280. maddesinde, "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.", 281/1 maddesi hükmünde ise de, "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler." düzenlemeleri yer almaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece hükme esas alınan 29.12.2014 tarihli bilirkişi raporunun davacı vekiline 26.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından 06.02.2015 tarihinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir dilekçe ibraz edildiği, 16.04.2015 tarihli celsede davacının yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki talebinin mahkemece, davacı taraf rapora itirazlarının neler olduğunu belirtmediği gibi gerekçede yazmadığından soyut şekildeki itirazı nedeniyle yeniden bilirkişi incelemesi talebinin reddine karar verildiği, aynı tarihli celsede davacı vekilinin 05.02.2015 tarihli dilekçede itirazlarını belirttiğini ifade ederek ara karardan rücu ile dosyanın bilirkişiye tevdii talebini tekrarladığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 16.04.2015 tarihli "Mahkememizin 2013/581 esas sayılı dosyasına davacı vekili tarafından verilen 05.02.2015 tarihli dilekçe, Mahkememizin 2013/585 esas sayılı dosyasına verilen 06.02.2015 havale tarihli dilekçenin ekinde mahkememize sunulduğu, mahkememizce bu durumun fark edilmediği, mahkememizin 2013/585 esas sayılı dosyasının içine konulduğu, işbu dilekçenin 16.04.2015 tarihinde duruşmadan sonra davacı vekili tarafından 2013/585 esas sayılı dosyanın içerisinden alınarak, mahkememizin 2013/581 esas sayılı dosyası içerisine konulduğuna dair tutanak hep birlikte imza altına alınmıştır." şeklinde tutanak düzenlenerek davacı vekilinin 05.02.2015 tarihli dilekçesinin dosya içine alındığı, tutanak içeriğinden davacı vekilinin süresi içerisinde bilirkişi raporuna itirazlarını içerir dilekçe sunduğu, ancak dilekçenin sehven başka bir dosya içine alınması nedeniyle davacının rapora itirazları değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, yukarıdaki yazılı kanun maddeleri ile açıklamalardan anlaşılacağı üzere mahkemenin hukuki dinlenilme hakkını yerine getirdiği söylenemez. O halde mahkemece, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının itirazları doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılarak oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar yerine getirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.