14. Hukuk Dairesi 2016/16043 E. , 2017/2604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2012 gününde verilen dilekçe ile imar uygulamasının idare mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.03.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ..., Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya eksiklik nedeniyle mahkemesine gönderilip eksiklikler tamamlandıktan sonra geri gelmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların malik oldukları 884 ve 885 parsel sayılı taşınmazların Hadımköy ilk kademe Belediyesinin 25.06.2008 tarih, 131 karar sayılı Encümen Kararı ile 3194 sayılı Yasanın 18. maddesine istinaden imar uygulamasına tabi tutulması sonucu 884 parsel sayılı kadastral parsel üzerinde oluşturulan 196 ada 8 sayılı imar parselinin davalı adına tescil edildiğini, ancak anılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve adına tescil istemiş, yargılama sırasında da 884 sayılı kadastral parselin ihyasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 196 ada 5, 6, 7, 8 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 884 parselin ihyasına ve hisseleri oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Somut olayda; dosyadaki 14.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide 884 sayılı kadastral parsel kapsamında kısmen kaldığı görülen 196 ada 9 ve 4 sayılı imar parsellerinin tapu kayıtlarının getirtilerek dava dışı maliklerinin bulunması halinde davada yer almalarının sağlanması, yine 884 sayılı kadastral parsel kapsamında olup krokide vasfı gösterilmeyen diğer alanların niteliği (imar parseli, yol, park vs) belirlenerek malikleri taraf gösterilmemiş ise bu alanların maliklerinin de davada yer almaları sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; ihyası talep edilen 884 sayılı kadastral parsel kapsamında kısmen kalan 196 ada 5 sayılı imar parselinin ne kadarlık kısmının 884 sayılı parselde kaldığı belirlenerek bu miktarın hüküm kapsamına alınmaması isabetsiz olduğu gibi taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek hükmedilmesi gereken harç ve vekalet ücretinin maktu olması ve yine harç, yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden dava açılmasına neden olmayan davalının sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.