10. Hukuk Dairesi 2015/14171 E. , 2018/1686 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının 5 puanlık indirim desteğinden faydalandırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davalı kurum tarafından yapılan denetim ve incelemeler sonucunda davacı şirkette istihdam edilen 2 işçinin 2013/5. dönem aylık prim hizmet bildirgelerinin ve sigortalı işe giriş bildirgelerinin bildirilmediğinden davacı işyerinin 01.09.2013-01.09.2014 dönemleri arası %5lik indiriminin iptal edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5084 sayılı Yatırımların Ve İstihdamın ... İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun “Sigorta primi işveren hissesi teşviki” başlığını taşıyan 4. maddesinde, “31.12.2012 tarihine kadar uygulanmak üzere 2 nci maddenin (a) bendi kapsamındaki illerde;
a) 01.04.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla, bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin,
b) 01.04.2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden asgarî on işçi çalıştıranların iş yerlerinde fiilen çalışan işçilerin, Prime esas kazançları üzerinden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 72 ve 73 üncü maddeleri uyarınca hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni Hazinece karşılanır.” yönünde düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesinde, kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya
işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü öngörülmüştür.
Ayrıca 5510 sayılı Kanunun, Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi başlığını taşıyan 59. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür.... Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Şu durumda, mahkemece özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 gün ve 2011/21-632 Esas - 2011/784 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında yargılama sonunda verilecek karar hak alanlarını ilgilendirdiğinden bildirimleri iptal edilen sigortalıların yöntemince davaya katılımları sağlanmalı, daha sonrasında ise yukarıdaki irdelemeler kapsamında davacının Kuruma verdiği ifade, kurum denetim raporları ile sigortalıların alınan ifadeleri ile 5510 sayılı Yasanın 59 ve 86’ncı maddeleri kapsamında irdeleme yapılarak fiili durum belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece öngörülen yöntem ve gereklilikler yerine getirilmeden yargılama yapılarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.