23. Hukuk Dairesi 2014/8406 E. , 2015/580 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı kooperatif üyesi ..."ın 13 no"lu üyelik haklarını dava dışı ..."a devrettiğini, müvekkilinin de 13 no"lu kooperatif ortaklığını dava dışı ..."tan devralmasına karşın davalı kooperatifin müvekkilin üyelik kaydını yapmadığını ileri sürerek, müvekkilin kooperatif üyesi olduğunun tespiti ile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ortaklığının devraldığı kişilerin kooperatif üyesi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava tarihi itibariyle davacı hakkında kesinleşmiş bir ihraç kararı bulunmadığından davacının tespit isteminde hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme gerekçesinde dava konusu gerekçesiz bırakıldığı gibi, şeklen gerekçe yazılan hususlar da yeterince ve denetime elverişli şekilde tartışılmamıştır. Hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir.
Anayasanın 141/3 maddesi uyarınca, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Karar tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK"nun 388/3. maddesi bu hususu "Kararda, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep bulunması gerekmektedir." şeklinde düzenlemiştir. Temyiz inceleme tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nın 297/1-c maddesi uyarınca da, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nın 428 nci maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir.
Bu açıklamalar karşısında, mahkemece, denetime elverişsiz gerekçe ile salt hukuki yarar yokluğundan bahisle hüküm kurulması, yukarıda yazılı HMK"nın 297/1-c. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, temyiz eden davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiş.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.