Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Katılanın, sanıktan borç para alıp karşılığında 97.000 TL bedelli bono verdiği, sanığın bu bonoyu bankaya verip protesto ettirmesinden sonra, katılanın sanıkla görüştüğü, sanığın bilgisi dışında olduğunu söylediği ve kendisinden 131.000 TL bedelli teminat senedi istediği, katılanın bu senedi düzenlediği ancak vermekten vazgeçtiği için imzalamadan masasına bıraktığı, sanığın bu senedi bir şekilde ele geçirip sahte imza atarak icraya verdiği bu suretle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; Sanık savunması, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından, atılı suçların unsurlarının oluşmadığı, Aliağa İcra Hukuk Mahkemesince Adli Tıp Kurum Başkanlığından alınan bilirkişi raporu da dikkate alındığında, sanık ile katılan arasında ihtilafın hukuki mahiyette bulunduğu gözetilmeden, atılı suçlardan ayrı ayrı beraati yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.