TEMYİZ EDEN : Davacı idare ve müdahil vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayalı kamulaştırma bedelinin tespiti ve sicil kaydının terkini istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili idare tarafından kısmi kamulaştırma kararı alınan Gebze İlçesi Tavşanlı Köyü 2251 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılan bölümünün pazarlıkla satın alınacağı resmi taahhütlü yazı ile davalı mal sahibi Ş..C..’a bildirilmesine rağmen netice alınamadığını ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tespiti ile sicil kaydının terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Ş.. C..’a dava dilekçesi, kamulaştırma belgeleri ve duruşma gününü bildirir davetiye 30.9.2002 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği halde duruşmaya katılmamış; davalı Ş..C..’un yargılama sırasında 18.4.2003 tarihinde vefatı üzerine mirasçılar N..U.., N..Z.. ve H..H... C.. vekili duruşmaya katılmıştır.
Yargılama sırasında taşınmazı davalıdan temlik alan .....Uluslararası Taşımacılık İnşaat Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili; mahkemece takdir edilecek kamulaştırma bedelinin müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemenin, “Davanın kabulü ile, kamulaştırma bedeli olarak takdir edilen ve kamulaştırma tarihinde tapu maliki olan Ş..C.. adına Ziraat Bankası Gebze Şubesine yatırılan 71.623.250.000 TL nin Ş..C.. mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine, .....parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılan kısmının tapu kaydının iptali ile davacı idare lehine yol olarak terkinine, İntikale ilişkin muhtemel haklar yönünden hukuki sorunun intikalin taraflar arasında giderilmesi hususunun taraflarca değerlendirilmesine” dair verdiği karar; Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, “yeniden emsal celbi ile keşif yapılması ve dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri araştırılarak bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi gereğine” değinen (2) numaralı bozma gerekçesine uyulmuş, “tapu kaydına göre son malik .......Uluslararası Taşımacılık İnşaat ve Petrol Ürünleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin davaya dahil edilerek hakkında hüküm kurulması ve eski malikler hakkındaki davanın reddi gereğine” işaret eden (1) numaralı bozma gerekçesine ise direnilmiştir.
1) Yerel Mahkemece, bozma ilamının 2. bendinde yer alan ve “yeniden emsal celbi ile keşif yapılması ve dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri araştırılarak bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi gereğine” değinen bozma nedenine uyularak, bozma gerekçesi yönünde emsal celbi ile yeniden yapılan keşif sonucu bilirkişi raporu alınmak suretiyle oluşturulan yeni hüküm Özel Dairece incelenmemiştir.
Belirtilen nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
2) Bozma ilamının 1 numaralı bendinde yer alan ve “tapu kaydına göre son malik ...... Uluslararası Taşımacılık İnşaat ve Petrol Ürünleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin davaya dahil edilerek hakkında hüküm kurulması ve eski malikler hakkındaki davanın reddi gereğine” işaret eden bozma nedeni yönünden direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava tarihinden sonra taşınmazı tapuda başkasına temlik eden eski maliklerin taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla hükmün, taşınmazı devralan son malik hakkında mı yoksa eski malikler hakkında mı kurulması gerektiği noktasındadır.
Bilindiği gibi bir dava açıldıktan sonra ve davanın devamı sırasında, dava konusu olan mal veya hakkın (müddeabihin) üçüncü kişiye devredilmesi, temlik edilmesi caizdir. Dava konusu yapılmış olan mal veya hakkın başkasına devredilmesi ile, o mal veya hakka bağlı olan dava hakkı da birlikte devredilmiş sayılır. Dava hakkı asıl haktan ayrı bir hak değildir ve bu nedenle yalnız başına başkasına devredilemez.
Taraflardan birinin, dava sırasında müddebihi başkasına devretmesi halinde, artık o davanın konusu olan mal veya hak üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmaz. Başka bir ifadeyle, müddeabihi devreden tarafın, artık o davada taraf sıfatı kalmaz.
Şu hale göre, dava konusu mal veya hakkı başkasına devretmiş olan tarafın, o davaya (eski hali ile) taraf sıfatıyla devam etmesine veya kendisine karşı o davaya (eski hali ile) devam edilmesine olanak bulunmamaktadır. Davaya kim tarafından veya kime karşı nasıl devam edileceği HUMK nun 186. maddesinde düzenlenmiş olup; anılan hükme göre, dava açıldıktan sonra iki taraftan biri müddeabihi başkasına temlik ederse, diğer taraf dilerse temlik edenle olan davasından vazgeçip müddeabihi temellük eden kimseyi dava eder, dilerse davasını temlik eden hakkında zarar ve ziyan iddiasına çevirir.
Dava sırasında müddeabihin davadan hariç bir şahsa temliki halinde, son temellük eden şahsa karşı dava ikame edilebilmesine olanak tanıyan bu genel hükme paralel bir düzenlemeye, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 4650 sayılı Kanunla değişik 14/5. maddesinde yer verilmiş; anılan maddede “İdare tarafından, bu Kanun hükümlerine göre tespit olunan malike ve zilyede karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı takdirde, davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam olunur.” Hükmü öngörülmüştür.
Bu açık hüküm karşısında; kamulaştırma davalarında aleyhine dava açılan malikin başka kişi olması veya tapu malikinin davadan önce öldüğünün anlaşılması halinde dava reddilmeyerek gerçek malikin veya ölünün mirasçılarının dahil edilmek suretiyle davaya devam edilmesi gerektiği gibi; davadan sonra taşınmazın başkasına devredilmesi halinde dahi, yeni malikin davaya dahil ettirilerek onun hakkında hüküm kurulması ve artık taraf sıfatı kalmayan eski malik yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki; davanın açılmasından, bu dava hakkında verilen hükmün kesinleşmesine kadar ki dönem içinde, müddeabihin başkasına temlik edilmiş olması halinde; husumetin, yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınarak, gerçek hasmın belirlenmesi zorunludur.
Somut olaya gelince; davacı idarece kamulaştırma kararı alınan 2251 parsel sayılı taşınmaz dava tarihi itibariyle Ş..C.. adına tapuda kayıtlı olup, idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ve sicil kaydının terkini istemiyle tapu maliki Ş..C.. aleyhine eldeki dava açılmış; yargılama sırasında Ş.. C..’un 18.4.2003 tarihinde ölümünden sonra taşınmaz, mirasçıları N..U.., N.. Z.. ve H..H..C.. tarafından ..... Uluslararası Taşımacılık İnşaat Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne satış suretiyle temlik edilmiştir.
Taşınmazın son maliki ......Uluslararası Taşımacılık İnşaat Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili vekaletname ibrazı ile takdir edilen bedelin müvekkiline ödenmesini talep etmesine karşın, Mahkemece eski malik Ş..C.. mirasçıları hakkında hüküm kurulmuş ve hükmün yeni malike tebliğine karar vermekle yetinilmiştir.
Az yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, yargılama sırasında taşınmazı devir ve temlik eden davalı/eski malik Ş.. C.. mirasçılarının artık taraf sıfatının bulunmadığı; husumetin, taşınmazı devralan gerçek hasım ......Uluslararası Taşımacılık İnşaat Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne yöneltilerek davaya devam olunması ve yeni malik yönünden hüküm oluşturulması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması ve son malik .....Uluslararası Taşımacılık İnşaat ve Petrol Ürünleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin davaya dahil ettirilerek hakkında hüküm kurulması, eski malikler hakkındaki davanın da pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- (1) numaralı bentte gösterilen yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2- (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerden dolayı davacı idare ve müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında yazılı nedenlerle H.U.M.K nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.