21. Hukuk Dairesi 2014/11360 E. , 2015/7606 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 1983-1993 yılları arasında davalıların murisi..... işyerinde geçen ve davalı ... ait 10081999 sicil numarasında gözüken hizmetlerin kendisine ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 3501199739738 sigorta sicil nolu davacının davalılara ait geçici işyerlerinde 19.09.1984-20.05.1993 tarihleri arasında bilirkişi ... 07.01.2013 tarihli raporunun 6.maddesinde belirtilen dönemlerde olmak üzere toplam 957günlük kuruma bildirilmiş (kurum kayıtlarında bulunan ancak davalı kurumca sehven 10081999 sigorta sicil numaralı başka (emekli) ..."ın(dahili davalı) sigortalı hizmet cetveline intikal ettirildiği anlaşılan) 957 günlük sigortalı hizmet süresinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki delillerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yeterince araştırılmadan, uyuşmazlık konusu dönemin tamamını kapsar şekilde bordro tanıkları araştırılıp dinlenmeden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yapılacak iş, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili işverence SGK’na verilen dönem bordrolarında dava konusu dönemde kesintisiz çalışması bulunan bir diğer deyişle çalışmanın kesintisiz olduğunun bilmesi mümkün olan kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, dönem bordroları yok ise işyerine komşu işyerlerinin kayıtlara geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlara geçmiş yukarıda açıklanan niteliklerdeki kimseleri tespit edilip dinlenmek ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan davacının talebinin; dahili davalı ... adına 10081999 sicil numarasında gözüken hizmetlerin kendisine ait olduğunun, bu şekilde hatalı kaydın düzeltilmesini talep ettiği sabit olup, hizmetin tespiti şeklinde kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.