Esas No: 2019/6093
Karar No: 2020/402
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6093 Esas 2020/402 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 08/05/2008 harç tarihli dava dilekçesinde, sınırlarını bildirdiği Kestel kasabasında bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, 30.03.2010 tarihli krokide (A)=7072,91 m² işaretli taşınmaz, hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.05.2011 gün ve 2011/6161 E. - 5944 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dairenin geri çevirme kararı gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1963 tarihli memleket haritasında çalılık; 1986 tarihli memleket haritasında meyvalık rumuzlu bölümde yeraldığı, eğiminin % 5 civarında, üzerinde 25-30 yaşlarında yeni dünya ağaçları bulunduğu, en yakın orman sınır hattına 400 metre mesafede, orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış ise de, rapora ekli 1986 tarihli haritada da çalılık rumuzları olduğu çıplak gözle dahi görüldüğünden, taşınmazın o yıllarda kullanılıp kullanılmadığı konusunda terreddüt oluşmuş ve geri çevirme kararı ile çevre taşınmazın yenilemeden önceki parsel numaralarına göre kadastro tespit tutanaklarının, paftalarının ve dayanak kayıtlarının, mahkeme kararı ile tapuya tescil edilen yer varsa bunlara ait mahkeme dosyalarının gönderilmesi istenilmişse de, denetime imkan verecek belgeler dosyaya getirtilmemiştir. O halde; çekişmeli taşınmazın tüm çevresini gösteren 1960 yılına ait kadastro paftası bulunduğu yerden getirtilerek, yeniden yapılacak keşifte fen bilirkişiye, bu pafta üzerinde sonradan imar uygulaması, ifraz, yenileme gibi işlemler sonucu oluşan değişiklikler ayrı renklerle işaretlettirilmeli, ilk kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları ile dayanağı kayıt ve belgeler, varsa mahkeme dosyaları getirtilerek, çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği araştırılmalı, imar uygulaması yapılmış ise çekişmeli taşınmazın olduğu yere ne gibi bir işlem yapıldığı, imar planı içine alınmışsa hangi tarihte alındığı, imar planı kapsamına alınma tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık zilyedlik süresinin dolup dolmadığı belirlenmeli, taşınmazın 1986 tarihli memleket haritasında halen çalılık olarak göründüğü gözönünde bulundurularak o tarih itibarıyla kullanılıp kullanılmadığı somut olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, 30.03.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7072,91 m² taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/02/2014 gün ve 2014/312 E. - 2507 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmişse de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 20.06.2013 tarihli fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın (A2) ile gösterilen kısmının 1986 hava fotoğrafında makilik ve taşlık yapıda olduğu, zilyedlik başlangıç tarihinin 1986"dan sonra olduğu, (A1) ile gösterilen kısmının ise meyve ağacı rumuzlu alanda kaldığı belirtilmiş olmasına karşın, bozma ilâmı öncesi orman ve ziraat bilirkişileri tarafından taşınmaz bir bütün olarak değerlendirilmiş ve tamamının imar-ihya edilen taşınmaz olduğu belirtilmiş olup, raporlar arasında taşınmazın tamamının imar ve ihyasının tamamlanmış olup olmadığı hususunda çelişki doğmuştur.
O halde; mahkemece daha önce keşfe katılmamış bir fen, bir orman ve bir ziraat mühendisi bilirkişileri eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın dava tarihinden 20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu, niteliği ve kullanım durumu husunda ayrıntılı rapor alınmalı, taşınmazın dosyada mevcut memleket haritasında çalılık rumuzlu olması da gözönünde bulundurularak daha önce dosyaya alınan bilirkişi raporları ile oluşacak çelişkiler giderilmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları dosyaya sunulan bilirkişi raporları ile denetlenerek taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı ve davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığı net olarak belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı ... vefat etmiş, mirasçılarının devam ettiği yargılama sonucu davanın kabulüne, ... mahallesi fen bilirkişisinin 04/04/2015 tarihli raporunda (A1) ile gösterdiği 3.515,14 m² ile (A2) ile gösterdiği 3.557,77 m²"lik taşınmazların davacı ... mirasçıları adına tamamı 32 pay kabul edilerek 8 payın ..., 3"erden 24 payın ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına mirasta iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 26.04.1985 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 12.03.1960 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz, bu çalışmada taşlık ve çalılık niteliği ile tesbit harici bırakılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmeden fen bilirkişisinin 04/04/2015 tarihli raporunda (A1) ile gösterdiği 3.515,14 m² ile (A2) ile gösterdiği 3.557,77 m²"lik taşınmazlar yönünden davacı gerçek kişiler lehine tescil hükmü kurulduğundan verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Şöyleki; hükme dayanak yapılan ziraat ve orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın eğiminden bahsedilmiş ise de eğimin neye göre belirlendiği, klizimetre ile ölçülüp ölçülmediği açıklanmamış, taşınmazın niteliğinin saptanması bakımından taşınmazın bulunduğu yeri kapsar en eski tarihli ve dava tarihinden 15- 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler getirtilerek keşifte usûlünce uygulanmamış ve raporlar denetime elverişli olmadığı gibi 1953 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazların koyu renkte gözükmelerine rağmen bu koyuluğun nedeni açıklanmadığından taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığı ve gerçek kişi lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur. Fen bilirkişi raporunda (A1) ile gösterilen taşınmazın 2041 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü kısmı olduğunun belirlenmesine rağmen, bu kısım dava konusu olmadığı halde, tecavüzlü kısım hakkındada tescil hükmü kurulmuş olması hatalıdır. Bölgede imar çalışmaları yapıldığı ve dava konusu taşınmazın da bu imar çalışmalarından etkilendiği kısmen yolda kaldığından bahsedildiği halde imar çalışmasına
ilişkin bilgi ve belgeler dosya arasına alınmamış ve imar tarihi dava tarihinden önce ise imar tarihinden önce 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresi ve koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmediği gibi zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu belirlendiği kabul edilse dahi yol olarak ayrılan kısımlar hakkında tescil hükmü kurulamayacağı, bu kısımlar hakkında ancak davacı lehine tespit kararı verileceği hususlarıda değerlendirilmemiştir.
O halde, mahkemece dava konusu taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile davalı iseler dava dosyaları ile kadastro çalışma paftası dosya içine alınmalı; çekişmeli taşınmazı kapsayan en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek dosya içine alınmalı, dava konusu taşınmazı kapsar şekilde yapılan tüm imar çalışmalarına ilişkin bilgi belgeler ile en eski tarihli imar planından 15-20 yıl önceki memleket haritası ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden istenerek önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olup olmadığı değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce ve imar çalışması içinde kalan kısım varsa bu kısımlar yönünden en eski tarihli imar çalışmasından 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilerce incelenip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığını gösterir bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde keşif sırasında, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, teknik bilirkişilerin huzurunda dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmazın eğimi klizimetre ile ölçülmeli yine topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı ve teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmelidir. Fen bilirkişi raporlarında gösterilen
taşınmazın 2041 nolu komşu parsele tecavüzlü olduğu kısım dava konusu olmadığından bu kısım ayrıca belirlenmeli, imar planı kapsamına kalmayan kısımları varsa bu kısımlar yönünden ise zilyetlikle kazanma koşullarının dava tarihinden geriye doğru, imar planı içinde kalan kısımları yönünden ise imar planı kapsamında kaldığı tarih dava tarihinden daha eski bir tarih ise en eski tarihli imar planından geriye doğru zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, imar planında yol olarak ayrılan kısımlar yönünden ise zilyetlikle kazanma koşulları oluşsa dahi tespit hükmü kurulabileceği tescil hükmü kurulamayacağı gözönüne alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40; kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir hükmü gereğince davacının belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtığı bir başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli şayet yasal sınırların geçildiği anlaşılırsa dava konusu taşınmaz yönünden davacıya tercih hakkı tanınmalı tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 03/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.