Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/3067
Karar No: 2019/512
Karar Tarihi: 02.05.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3067 Esas 2019/512 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/3067 E.  ,  2019/512 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasında görülen "maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Seferihisar Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince yoksulluk nafakasının reddine, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 31.12.2013 tarih ve 2012/210 E., 2013/334 K. sayılı karar taraf vekillerinin davacı vekili ve davalının temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarih ve 2014/15646 E., 2014/22788 K. sayılı kararı ile;
    "...1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının temyiz itirazları yersizdir.
    2-Davalı kocanın temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;
    Tarafların İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/659 esas ve 2002/696 karar sayılı ilamı ile Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, bu kararın 10.1. 2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Boşanma kararı, tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat (TMK md. 174/1,2) talep etmesi mümkün değildir. Çünkü böyle bir durumda tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettikleri kabul edilir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle (TMK md. 174/1,2) maddi ve manevi tazminat istenemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde davanın kabulü ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir...."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 178. maddesinden kaynaklanan boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, evlilik süresince müvekkilinin fiziksel şiddete uğradığını, ölümle tehdit edildiğini, bu olaylara dayanamayan müvekkilinin boşanma davası açtığını ve o davada baskı ile nafaka talebinden vazgeçtiğini, müvekkilinin ev hanımı olduğunu, bu nedenle 300,00TL yoksulluk nafakası ile anlatılan olaylarda kusuru bulunmadığından 5.000,00TL maddi ve 5.000,00TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davacı ile anlaşmalı boşandıklarını, şu anda Gaziantep’te fabrika işçisi olarak çalıştığını, ev ve arabası olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tarafların İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2002/659 esas 2002/696 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, boşanma kararının 10.01.2003 tarihinde kesinleştiği, söz konusu boşanma dosyası incelendiğinde, davacının dava dilekçesinde kendisi için aylık 100,00TL yoksulluk nafakası talep ettiği ancak 22.10.2002 tarihli celsede nafaka talebinden vazgeçtiğini beyan etmesi sebebi ile mahkemece nafaka talebi yönünden ret kararı verildiği, boşanma davası kesinleştikten sonra boşanma davasının ferilerine ilişkin taleplerin bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davalı tarafça zamanaşımı yönünden itirazda bulunulmaması sebebi ile mahkemece eldeki davada yargılamaya devam edildiği belirtildikten sonra davalının davacıya çocuk aldırması yönünde baskı yaptığı, fiziksel şiddet uyguladığı, bu suretle davacının evlilikten beklediği maddi menfaatlerin zedelendiği ve davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 2.000,00TL maddi, 2.000,00TL manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmiş, davacının boşanma davasında yoksulluk nafakası talebinden vazgeçmiş olması sebebiyle yoksulluk nafakası (TMK m.175) talebinin reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili ve davalının temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçeyle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, her ne kadar bozma kararında taraflar arasında daha önce açılan boşanma davasının anlaşmalı boşanma olarak görüldüğü ifade edilmiş ise de anlaşmalı boşanma için tarafların boşanmanın feri niteliğinde olan nafaka, maddi manevi tazminat ve mal rejimleri ile ilgili tüm konularda anlaşmış olmaları ve bu iradelerini mahkeme huzurunda tutanağa geçirmeleri gerektiği, tarafların ise önceki dosyada nafaka dışında maddi ve manevi tazminat konusunda herhangi bir beyanda bulunmadığı, bu sebeple anlaşmalı boşanmanın şartlarının olmadığı, ayrıca boşanma davası değerlendirilirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 308. maddesinde düzenlenen davaya son veren davanın kabulü müessesesinin de incelenmesi gerektiği, TMK’nın 184/l. bendinde “Hâkimin boşanma davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamayacağı" ve TMK"nın 184/3. bendinde "boşanma davalarında tarafların her türlü ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı” düzenlemeleri gereği boşanma davalarında hâkimin takdir hakkı olduğu, tarafların davayı kabulü ile bağlı olmadığı ancak takdir hakkı gereği hâkimin davanın kabulünü dikkate almasına da bir engel olmadığı, somut olayda hâkimin boşanma ve nafaka yönünden davalının kabulü ile tarafların beyanlarını dikkate alarak evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanaat getirdiği ve TMK"nın 166/1-2 maddesine dayanarak boşanma kararı verdiği, önceki davada tarafların maddi ve manevi tazminat yönünden haklarından feragat etmedikleri gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı (erkek) tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün TMK"nın 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma hükmü niteliğinde olup olmadığı, varılacak sonuca göre 2012 yılında açılan eldeki davada davacı kadının TMK"nın 174/1. ve 2. maddeleri uyarınca maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Boşanma kararı bozucu yenilik doğuran bir karar niteliğinde olup, boşanmanın kesinleşmesiyle evlilik birliği sona erer. Ne var ki, boşanmanın eşler bakımından kişisel ve mali olmak üzere bir takım sonuçlarının bulunduğu kuşkusuzdur. Maddi ve manevi tazminat talepleri (TMK m.174/1-2) de boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarındandır.
    Nitekim, 4721 sayılı TMK"nın 174. maddesi;
    "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
    Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." düzenlemesini içermektedir.
    Maddenin anlatımından da anlaşılacağı üzere maddi tazminat istenebilmesi, tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması, tazminat istenenin kusurlu olması yanında bir zarar ile nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan eş, kusursuz veya az kusurlu ise maddi tazminata hükmedilebilir.
    Maddi tazminat yanında manevi tazminat istenebilmesi için de kusura ilişkin bir kısım koşulların varlığı gerekmektedir. Şöyle ki; kusurlu taraftan uygun bir manevi tazminat istenebilmesi için boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerektiği açıktır.
    Hemen belirtilmelidir ki, bu talepler boşanma davası ile birlikte istenebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonra da istenebilir. Ancak ikinci durumda boşanmanın ferisi niteliğindeki bu talepler ayrı bir dava ile harç yatırmak suretiyle istenebilir hâle gelir.
    Şöyle ki, TMK"nın 178. maddesine göre "evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar". Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kanun koyucu bu hüküm ile boşanan tarafların uzun süre karşı karşıya gelmelerini ve dolayısıyla tatsız olayların yaşanmasını önlemek istemiştir (AKINTÜRK, B/ ATEŞ, D.: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s.309).
    TMK"nın 178. maddesine göre açılan yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talepleri için; artık yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka ve tazminat talepleri buna göre karar bağlayacaktır.
    Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümü için, taraflar arasında görülen ve kesinleşen boşanma davasının incelenmesi gerekmektedir.
    Taraflar İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/659 E., 2002/696 K. sayılı kararı ile boşanmışlar ve boşanma kararı 10.01.2003 tarihinde kesinleşmiştir. Söz konusu dosyada dava, TMK"nın 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ise de tarafların hazır bulunduğu 22.10.2002 tarihli oturumda davacı kadının "boşanmaya karar verilsin, nafaka talebimden vazgeçiyorum, masraf da istemiyoruz, vekâlet ücreti talebimiz de yoktur" şeklinde beyanda bulunması ve davalı tarafından da "davayı kabul ediyorum, boşanmamıza karar verilsin, davacıdan herhangi bir talebim yok.." şeklindeki sözlerinin imzalanarak zapta geçirilmesi üzerine mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, TMK"nın 166. maddesinin 3. fıkrasında; "Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz " düzenlemesi yer almaktadır. Uygulamada anlaşmalı boşanma olarak adlandırılan bu madde hükmüne göre en az bir yıldan fazla bir süreden beri evli olan tarafların mahkeme huzurunda boşanma, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında yaptıkları düzenlemeler hakkında serbest iradelerinin uyuşması ve hâkimin bu düzenlemeyi onaylaması hâlinde mahkemece boşanma kararı verilebilmektedir.
    Görülmektedir ki anılan madde hükmü ile, boşanma davalarında tarafların ikrarının hâkimi bağlamayacağına ilişkin TMK"nın 184. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemeye bir istisna getirilmiştir (TMK m.166/3, son cümle). Bu durumda da boşanma istemi, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayandırılmış olmakla birlikte, davalının ikrarı/kabulü, evlilik birliğinin sarsılmış olduğuna bir karine sayılmıştır. Hâkimin artık bir kusur araştırması yapmasına gerek bulunmamaktadır.
    Somut olayda da davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin TMK"nın 178. maddesi uyarınca talep edildiği, kesinleşen boşanma kararında ise kusura ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı gibi tarafların mahkeme huzurunda boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hakkında uzlaştıkları, bu husustaki imzalı beyanlarının tutanağa geçirildiği, böylelikle mahkemece TMK"nın 166/3. maddesine dayalı olarak boşanma kararı verildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettikleri kabul edilir.
    Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle (TMK md. 174/1,2) maddi ve manevi tazminat istenemez.
    Diğer yandan yukarıda değinildiği üzere anlaşmalı boşanma davalarında eşler boşanma ve boşanmanın ferileri konusunda anlaşmış oldukları gibi, birbirlerine herhangi bir kusur izafesinde bulunmadıklarından başka bir ifadeyle bu davalarda yeniden kusur araştırması yapılması mümkün olmadığından mahkemenin eldeki davada topladığı delillere göre belirlediği davalının kusurlu davranışlarının hükme esas alınması ve davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu durumda yerel mahkemenin direnme gerekçesi Özel Daire bozma kararında ve yukarıda belirtilen bu ilâve gerekçe dikkate alındığında usul ve yasaya aykırıdır.
    S O N U Ç : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilâve nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi