3. Hukuk Dairesi 2018/3104 E. , 2018/6975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili ile davacı mirasçılarından ..., ... ve ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş ise de, temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesindeki; müvekkili tarafından davalılara kiralanan taşınmazların elektrik aboneliğini davalıların üzerlerine almadığını, harcadıkları elektrik borcunu da ödemediklerini, bu borcun kendisi tarafından ödenerek davalılardan rücu"an tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek itirazının iptali ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davalı ..."in kira sözleşmesinin tarafı olmadığından hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, diğer davalının ise 2008 yılında taşınmazları kullandığı ve elektrik borcunu ödediğini belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, takibe itirazın iptaline, 17.307,91 TL asıl alacak, 4.33 TL faiz yönünden takibin devamına, inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz 16.12.2014 tarih ve 2014/12911 Esas, 2014/16579 Karar sayılı ilamı ile “...O halde mahkemece; davacının bilirkişi raporuna itirazı da dikkate alınarak; yeniden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulundan yeterli ve denetlenebilir bilirkişi raporu alınarak, davacının takibe konu yaptığı dönemlere ilişkin
(davalı ödemeleri de değerlendirilerek) ödemeleri belirlenmek, süzme sayaç kullanımı saptandığı takdirde davalıların kullanımına ilişkin olarak değerlendirme yapılmak, belirtilen bu hususlarda rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmemiş, bu husus kararın bozulmasını gerektirmiştir.” gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı mirasçılarından ..., ... ve ... vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı mirasçıların temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı vekili tarafından 13.07.2011 tarihinde işbu davanın açıldığı, davacı vekilinin 17.02.2016 tarihli oturumda müvekkilinin vefat ettiğini belirterek veraset ilamını sunmak ve durumu netleştirmek için taraflarına süre verilmesini talep ettiği, 28.04.2016 tarihli oturumda henüz veraset ilamını tedarik edemediklerinden ve varislere ulaşamadıklarından bu hususta yeniden süre verilmesini talep ettiği, sonraki iki oturuma mazeret dilekçesi gönderdiği, 05.01.2017 tarihli son oturuma ise katılmadığı bunun üzerine taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK"nun 150. maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve 12.04.2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK.’nun 55. Maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”.
Davacı yargılama sırasında 21.08.2015 tarihinde ölmüştür. Dava konusu istek malvarlığına ilişkin olup, mirasçıların mal varlığını etkilemektedir.
Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
TMK.nun 28. maddesine göre, ölüm ile kişilik son bulur. Ölü bir kişi herhangi bir hakkın sujesi olamayacağına göre onun açmış olduğu davaya devam edilemez. Bu şekilde yürütülen bir dava sonunda ölü kişi aleyhine hüküm kurulamaz. Borçlar Kanununun 397. maddesi hükmüne göre; aksi sözleşmeden ve işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisi son bulur.
Somut olayda; ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğu halde davacının mirasçılarından vekaletname alınmadan ve yöntemince davaya katılmaları sağlanmadan, davaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Yapılacak iş; mahkemece davacı ...’ın mirasçılarına usulüne uygun olarak tebligat yapmak, mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarını sağlamak ve mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa miras şirketine mümessil tayin ettirmek, taraf sıfatı şartı sağlandıktan sonra yargılamaya devam ederek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı mirasçılarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı mirasçılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
Sayın çoğunluğun, hükmün davacı mirasçıları yararına bozulmasına yönelik gerekçesine, aşağıda açıklayacağımız nedenlerle iştirak edilmemiştir.
Yerel mahkeme kararının dairemizce bozulmasından sonra davacı vekilinin 25/06/2015 ve 05/11/2016 tarihli duruşmalara mazereti nedeniyle katılmadığı, 17/02/2016 tarihli duruşmaya katılarak müvekkilinin vefat ettiği haberini aldığını, veraset ilamını sunmak ve durumunu netleştirmek için tarafına süre verilmesini talep ettiği, 28/04/2016 tarihli duruşmada henüz veraset ilamını tedarik edemediğini, varislere ulaşamadığını belirterek bu hususta tekrar süre verilmesini talep etmesi üzerine, mahkemece davacı vekiline veraset ilamını çıkartmak için yetki ve süre verildiği, taraf vekillerinin takip eden 30/06/2016, 29/09/2016 günlü duruşmalara mazertleri nedeniyle katılmadıkları, 05/01/2017 tarihli duruşmaya davacı vekilinin mazeretsiz katılmaması üzerine, davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini bildirmesi karşısında bu oturumda mahkemece takip edilmeyen davanın HMK"nun 150. maddesi uyarınca yenileninceye kadar 1. kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 12/04/2017 tarihinde ise 3 aylık süre içerisinde davacı tarafından yenilenmediğinden bahisle davanın HMK"nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden de anlaşılacağı üzere; ... Sulh Hukuk Mahkemesinden 31/08/2015 tarihinde verilen 2015/382 E. - 2015/377 K. sayılı veraset ilamına göre, davacı ..."ın 21/08/2015 tarihinde vefat etmiş olup, geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ...kalmışlardır. Dosyaya ibraz edilen vekaletnamelere göre mirasçılardan Mansur, Avukata 22/04/2016, Halil 14/02/2017, Ulaş ise 13/02/2017 tarihlerinde vekalet vermişler, mirasçı eş Şehriban ise henüz vekaletname vermemiştir.
Vekil, mirasçı ...dan 22/04/2016 tarihinde vakeletname almış olmasına rağmen mahkemeye vekaletnameyi ibraz etmemiştir.
Mahkemece dava 05/01/2017 tarihinde işlemden kaldırılmıştır. Üç aylık yenileme süresi 06/04/2017 tarihinde dolmaktadır. Mirasçılardan Halil 14/02/2017, Ulaş ise 13/02/2017 tarihlerinde Avukata vekalet vermişlerdir. Vekilin 3 aylık süre dolmadan davayı eş dışında üç mirasçı için yenileme imkanı mevcuttur. Davacının vekili ile üç mirasçının vekalet verdiği vekil aynı kişidir. Mahkeme yeteri kadar vekile süre ve imkan tanımıştır.
6100 sayılı HMK"nun 55. maddesinde taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya red etmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceğini öngörülmüş, bunun dışında mahkemeye başkaca bir yükümlülük yüklenmemiştir. Mahkemenin resen mirasçıların kimler olduğunu ve adreslerini tespit edip, davada yeralmalarını sağlamak, geçikmesinde sakınca bulunan halin olduğu bu nedenle davayı takip için kayyım atanma talebide bulunmadığına göre ve davacının mirasçılarının davayı birlikte takip etmekten kaçınmaları halinde miras şirketine kayyum tayin ettirmek gibi yükümlülüğü yoktur. 6100 sayılı HMK"nu taraflarca hazırlama ilkesini benimsemiştir. Sayın çoğunluğun benimsediği gibi mahkemeye bu konuda resen hareket etme yetkisi vermemiştir. Dosyada yeteri kadar gider avansının olmaması halinde harcamaların nasıl karşılanacağı sayın çoğunluk tarafından gözden kaçırılmıştır. Sayın çoğunluğun görüşünün yasal dayanağı yoktur. Davacının yargılama sırasında ölmesi halinde mirasçıların gelip davayı takip etmemeleri halinde, davalıda davayı takip etmeyeceğini bildirmesi halinde HMK"nun 150. Maddesi gereğince dosya önce işlemden kaldırılıp, 3 ay içinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde herhangi bir usulsuzluk yoktur.
Bu nedenlerle davacının mirasçılarının temyiz taleplerinin reddiyle kararın onanması gerekir.
Sayın çoğunluğun yukarıda açıkladığımız nedenlerle bozma gerekçesine iştirak etmediğimize ilişkin karşı oyumuzdur. 21/06/2018