MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.11.2014 tarih ve 2013/661-2014/666 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin diğer davalıyla birlikte kurdukları ...."nin iki ortağından biri olduğunu, her iki ortağında tek başına şirketi temsile yetkili bulunduğunu, şirket ortakları arasında uzun süredir sorunlar yaşandığını, bu sorunlar nedeniyle şirketin tasfiyesine dair açtığı davanın husumetten reddedildiğini, davalının şirketi temsil yetkisini kötüye kullanarak hileli ve muvazaalı borçlanmalar yapmak suretiyle şirketin içini boşalttığını, bu sayede olası bir tasfiyede müvekkilinin alacağı tasfiye payını azaltmayı amaçladığını, davalının muvazaalı işlemleri nedeniyle şirket aleyhine İcra Müdürlüğü"nün 2012/99 Esas sayılı dosyasında icra takibi yapılarak şirketin araçlarının haczedildiğini, bunun yanında şirkete ait araçların elden çıkartıldığını ileri sürerek devredilen araçların devrinin ve İcra Müdürlüğü"nün 2012/99 Esas sayılı dosyasında yürütülen icra takibinin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, esasında dava dışı şirketin kurulması sırasındaki yasal zorunluluk nedeniyle davacının şirkete ortak yapıldığını, ancak şirketin tüm işlerinin müvekkilince yürütüldüğünü, müvekkilinin kendi çabaları ile şirketi büyüttüğünü, müvekkilin işi gereği araç filosunu yenilemek zorunda kaldığını, bu nedenle bir kısım araçları satıp yerlerine yenisinin alındığını, ayrıca işini büyütmek için çeşitli bankalardan ve kişilerden borç alındığını, ancak son dönemde ortadoğuda yaşanan sorunlar nedeniyle şirketin olumsuz etkilendiğini, icra dosyasına konu borcun şirketin ticari faaliyetleri nedeniyle yapılan bir borç olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından İcra Müdürlüğünün 2012/99 Esas sayılı dosyasında yürütülen takibin iptalinin talep edildiği, ancak böyle bir karar verilmesine imkan veren bir yasa hükmünün bulunmadığı, icra takibinin 3. kişi tarafından şirket aleyhine yürütüldüğü davacının temsil yetkisine dayalı olarak takibin durdurulmasını ya da iptalini talep edebileceği, yahut şirket adına açacağı menfi tespit davasıyla borçlu olunmadığının tespitini talep edebileceği, şirkete ait araçların temsil yetkisi dahilinde satıldıkları, bu araçlar haricinde şirket adına kayıtlı başka araçlarında bulunduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyasi içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve şirkete ait araçların devrinin iptaline yönelik davanın ancak şirket adına açılabileceğinin, somut olayda şirket adına açılmış bir davanın bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 04,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.