Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5176
Karar No: 2015/545
Karar Tarihi: 03.02.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/5176 Esas 2015/545 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/5176 E.  ,  2015/545 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, taraflar arasında sistem kullanım anlaşması bulunduğunu, davalının anılan anlaşmaya aykırı olarak maksimum enerji alış veriş kapasitesini aştığı gerekçesi ile 28.02.2011 tarihli 1.521.476,66 TL tutarındaki fatura ile 13.04.2011 tarihli 5.030,55 TL tutarındaki ceza faturalarının düzenlendiğini, fatura bedellerini ihtirazi kayıt ile ödemek zorunda kaldıklarını, ancak faturaların yasal prosedüre ve sözleşmeye aykırı tanzim edildiklerini ileri sürerek, ödenen meblağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme cezasıyla birlikte davalıdan istirdadını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin usul ve yasaya aykırı bir işlemi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, ayrıca davanın İdare mahkemesinde bakılması gerektiğinden yargı yolu itirazının değerlendirilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin elektrik iletimi faaliyetinde görevlendirilmiş bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu, taraflar arasında imzalanmış sistem kullanım anlaşması dikkate alındığında bir kamu tüzel kişiliğine sahip bulunan davalı idare tarafından yürütülen kamu hizmeti sayılan elektrik iletimine ilişkin sistem kullanım anlaşmasının idareye denetim ve anlaşmanın uygulanmasına ilişkin ayrıcalıklı yetkiler tanıdığı, taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların .... tarafından çözümleneceğinin belirtilmesinin, sözleşmenin idari nitelikli olduğunu gösterdiği, bu haliyle 2576 sayılı Kanun"un 1. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak kamu hizmetlerinde birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların çözüm yerinin idare mahkemeleri olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, davanın HMK"nın 114/1-b bendinde öngörülen dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28.11.2001 tarih ve 4-661 E., 1074 K; 22.03.2006 tarih ve 4-12 E, 95 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere;
    Resmi Gazete"nin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 Sayılı KHK.nin 2/1. maddesi uyarınca Kamu İktisadi Teşebbüsleri terimi, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşlarını ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan Kamu İktisadi teşebbüssüdür. 233 sayılı KHK’nin 1. maddesinde İktisadi Devlet Teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmış, sonraki hükümlerde Teşebbüslerin Kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklanmış, 16. maddede kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı bulunduğu, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacağı, ... denetimine tabi olmadıkları hükme bağlanmıştır. Kanun koyucunun özel hukuk hükümlerine tabi tutmak suretiyle, bunların birer ticaret şirketi veya tacir olduklarını benimsediği anlaşılmaktadır. ... 233 sayılı KHK.nin verdiği yetki ile Resmi Gazetenin 9 Kasım 1984 sayısında yayımlanan Ana Statü ile kurulmuş olup, Statünün 3.maddesinde kurumun tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk, hususi hukuk hükümlerine tabi ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu açıklanmıştır. 12.8.1993 gün ve 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile .... ve .... unvanı ile İktisadi Devlet Teşekkülleri oluşturulmuştur.
    Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 18/1. maddesinde "Ticaret şirketleriyle gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler, kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, Vilayet, Belediye gibi amme hükmî şahısları tarafından kurulan teşebbüs ve müesseseler dahi tacir sayılırlar" hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünde sözü edilen teşebbüslerin, yukarıda anılan "kamu iktisadi kuruluşu" ve "kamu iktisadi teşebbüsü" olduğu kabul edilmektedir. 233 sayılı KHK"nın 2/1. maddesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri deyiminin, yukarıda anıldığı gibi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu ifade edilmiştir. Tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan (KHK 233 md.4/1) bu teşebbüsler 233 sayılı KHK ile saklı tutulan konular dışında özel hukuk hükümlerine tabidir (K.H.K. 233 md. 4/2). Bunlar belli ölçüde de olsa da mali açıdan özerk kuruluşlar olup, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay"ın denetimine bağlı değildir (K.H.K. 233 m.4/3). Kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki şarttan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Buna göre, 1- Kuruluş Kanunları uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya 2- Ticari şekilde işletilmek üzere kurulmak gerekir.
    233 sayılı KHK, 6762 sayılı TTK"nın 18/1. maddesine uygun düzenlemeler getirmiştir. 233 sayılı KHK"nin 4/2. maddesine göre kamu iktisadi teşebbüsleri, 233 sayılı KHK"de belirtilen konular dışında özel hukuk hükümlerine bağlıdır. Bir kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sayılabilmesi için ticari şekilde işletilmek üzere kurulması da yeterlidir. Zira, TTK"nın 18/1. maddesi iki şartı birlikte aramamakta kendi kuruluş kanunları (ana statüleri) gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek cümlesinden sonra "veya" eki getirilerek "Ticari şekilde işletilmek üzere kurulan" teşebbüslerin de tacir sayılacağını belirtmektedir. Öğretide baskın görüş de bu doğrultudadır. (...Ali Bozer "Sosyal Sigortalar Kurumunun Tacir Sıfatı" Batıder, 1962, C.l, S.4 sh:576, Karayalçın, Ticari İşletme sh:209, Naci Kınacıoğlu- Necdet Özdemir Türk Ticaret Hukuku Başlangıç Hükümleri 5.Bası Ank.1984, Öcal, Akar, TTK.18/l maddesinin uygulanması hakkında bazı Düşünceler, Esader, 1975 S.l Sh:238, Prof.Dr.Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku 4.Baskı Sh:118 vd. Yrd. Doç. Dr. H.Ercüment Erdem, KİT"lerin Tacir sıfatı 1992 sh. 49-53 vd.)
    Ticari işletme, 6762 sayılı TTK"nın 11/1. maddesinde "Ticarethane veya Fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler, ticari işletme sayılır." şeklinde tanımlanmıştır.
    233 sayılı KHK.nin 2/3 maddesinde kamu iktisadi kuruluşları tarif edilirken, kendilerine verilen görev ve kamu hizmetlerini, ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarakverimlilik ilkesi doğrultusunda yürütecekleri açıklanmıştır. Kamu iktisadi kuruluşları, tekel mahiyetinde hizmet üretmek ve pazarlamak amacıyla (KHK md.2/3) kuruldukları için üretim ve pazarlama faaliyetleri sırasında kâr elde edecekleri açıktır. Nitekim, 233 sayılı KHK.nin 35/3. maddesinde "Bakanlar Kurulu"nca tespit olunan fiyatlar maliyetlerin altında bulunduğu takdirde, zarar ile birlikte, mahrum kalınan kâr ait olduğu veya ait olduğu yılı izleyen yılın genel bütçesine konulacak ödenekle karşılanır. Mahrum kalınan kâr miktarı, mal ve hizmetin satış maliyeti üzerinden % .... kâr payı tahakkuk ettirilerek belirlenir" hükmüne yer verilmiştir. Bu kamu iktisadi kuruluşlarının hususi hukuk hükümlerine tabi olacakları hükmü yanında, bunların iktisadi devlet teşebbüsleri gibi mal ve hizmet pazarlarken sosyal amaç yanında verimlilik ilkesi doğrultusunda kâr amaçladıkları açıktır. Bu durumda hizmet ve faaliyet sırasında ticari şirketlerin amacı olan verimlilik ilkesi doğrultusunda çalışan, işlerinin hacim ve mahiyeti itibariyle ticari muhasebe tutan, ticari müessese şeklinde çalışan kamu iktisadi kuruluşlarının bu faaliyetleri nedeniyle tacir sayılmaları gerekir.
    Somut olayda, davalı ... nin 29.06.2001 tarihli Resmi Gazete "de yayımlanan anastatüsünün ""Hukuki Bünye"" başlıklı 3. maddesinde;
    "1-Bu Anastatü ile teşkil olunan .... (Teşekkül) tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir İktisadi Devlet Teşekkülü"dür.
    2-Teşekkül ..., ...., ve bu Anastatü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tâbidir.
    3-Teşekkül Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay’ın denetimine tabi değildir."" hükmünün yer aldığı görülmektedir.
    Uyuşmazlık, tacir olan taraflar arasında imzalanmış olan ve anastatünün "Teşekkülün Amaç ve Faaliyet Konuları" başlıklı 4. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılan ""sistem kullanım anlaşması""ndan kaynaklanmakta olup, davalı da anastatüsüne göre özel hukuk tüzel kişisidir.
    Dava tarihi olan 05.04.2012 itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa"nın 5/2. maddesi uyarınca, o yerde müstakil ticaret mahkemesi var ise, miktar itibariyle asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ve 4. madde uyarınca ticari sayılan davalara bakması gerekmektedir.
    O halde mahkemece, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerinin uygulanması suretiyle adli yargıda karara bağlanması gerektiği gözönünde bulundurularak, yargı yolu yönünden görevli olduğunun kabulü ile, uyuşmazlığın esası incelenip, taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi