"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "takibe itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kemalpaşa Birinci Asliye Hukuk (Birinci İcra) Mahke-mesi)"nce davanın kabulüne dair verilen 21.12.2006 gün ve 2006/65-50 sayılı kararın incelenmesi davalı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi"nin 17.04.2007 gün ve 2007/4950-7546 sayılı ilamı ile;
(...TTK"nın 692/5. maddesi gereğince çekin kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için "keşide yeri" unsurunu İhtiva etmesi gereklidir. TTK"nın 693/son maddesine göre de, keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin adı ve soyadının yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılır. Somut olayda alacaklı tarafından takibe konu edilen ve mahkemece keşide yeri olarak gösterilen (K.paşa)"nın herhangi bir idari birimi çağrıştırmadığından bahisle iptaline karar verilen 15.01.2007 keşide tarihli ve 8.500,00 YTL bedelli çekte keşide yeri olarak gösterilen (K.Paşa) herhangi bir idari birim çağrıştırma ma kla birlikte TTK"nın 693/son maddesi hükmüne uygun olarak çekin sağ (sol) alt köşesinde borçlu keşidecinin adresinin Kemalpaşa-İzmir olarak yazılı olduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece borçlunun sair itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, çekte keşide yeri bulunmadığı nedeniyle yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davalı/alacaklı vekili
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe itiraza ilişkindir.
Davalı/alacaklı Kemalpaşa İcra Müdürlüğü"nün 2006/2382 Esas sayılı takip dosyasında; davalı/alacaklı vekili 30.10.2006 tarihinde davacı/borçlu şirket aleyhine "15.01.2007 vade tarihli 8.500 YTL bedelli bir adet çeke" dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe girişmiş; 8.500 YTL asıl alacak, 425,00 YTL çek tazminatı olmak üzere 8.925,00 YTL toplam alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağın yıllık %25 reeskont faizi ve icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsilini istemiştir. Aynı kayıtları içeren ödeme emrinde takip dayanağı olarak "15.01.2007 vade tarihli 8.500 YTL bedelli bir adet senet" gösterilmiştir.
Davacı/borçlu limited şirket vekili 06.11.2006 havale ve harç tarihli itiraz dilekçesiyle borca ve faiz oranına itirazla müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, alacaklının çek olarak iddia ettiği evrakın çek vasfında olmadığından kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağını, bu nedenle takibin iptali gerektiğini, ayrıca takibe konu evrakın adi senet hükmünde olması nedeniyle ciro yoluyla başkalarına temliki mümkün olmadığından alacaklının müvekkiline husumet de yöneltemeyeceğini, faiz oranının da yüksek olup buna da itiraz ettiklerini, takibe konu evrak çek olmadığından çek tazminatının ve ticari faiz istenmesinin de olanaklı olmadığını, ifadeyle sonuçta Kemalpaşa İcra Müdürlüğü"nün 2006/2382 Esas sayılı dosyasındaki takibin iptalini ve faiz oranına ve karşılıksız çek tazminatına ve borca ilişkin itirazlarının kabulünü istemiştir.
Davalı/alacaklı vekili cevabında; çekin yasal unsurlar taşıdığını, kısaltılarak yazılan keşide yerinin geçersiz sayılamayacağının içtihatla kabul edildiğini, çekte keşidecinin kaşesinde de Kemalpaşa-İZMİR İbaresinin bulunduğunu, iddiaların haksız ve kötüniyetli olup, tahsili geciktirme amacı taşıdığını, imzasına itiraz etmedikleri çeke kendileri tarafından yazılan K.Paşa ibaresinin geçersizliğinin ileri sürülmesinin iyiniyetle bağdaşmadığını ifadeyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece icra dosyası getirtilmiş; davacı gelmeyip davalı yan davayı takip edeceğini beyan ve zaptı imza etmekle mahkemece ödeme emrinin tebliğ edilmediği hususu da zapta geçirilerek itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir.
Davalı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire"ce karar yukarıya başlık bölümüne aynen alındığı üzere "Dava konusu çekte keşide yeri olarak gösterilen (K.Paşa) herhangi bir idari birimi çağrıştırmamakla birlikte TTK"nın 693/son maddesi hükmüne uygun olarak çekin sağ alt köşesinde borçlu keşidecinin adresinin Kemalpaşa-İzmir olarak yazılı olduğu; bu durumda mahkemece borçlunun sair itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, çekte keşide yeri bulunmadığı nedeniyle yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir" gerekçesiyle karar bozulmuş; davacı/borçlu vekilinin karar düzeltme istemi de aşağıya ilgili bölümüne alınan gerekçe ile esastan reddedilmiştir. Davacı vekili direnme kararı verilmesini dilekçeyle istemiş; kararlar eklemiş; davalı yan usulünce tebliğe karşın hazır olmamakla yokluğunda direnilerek takibin iptaline karar verilmiştir. Direnme kararını davalı/alacaklı vekili süresinde temyiz etmiştir.
Dosya kapsamına göre; çekte yer alan keşideci imzasına itiraz edilmemiştir ve K.Paşa" şeklinde yer alan keşide yerinin herhangi bir idari birimi çağrıştırmadığı mahkemenin de, Özel Daire"nin de kabulündedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; "K.Paşa" şeklinde keşide yeri içeren takibe konu çekte, sol alt köşede borçlu keşidecinin adresinin "Kemal paşa-İzmİr" olarak yazılı olmasının 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 693/son maddesindeki "Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır." hükmü karşısında, kambiyo senedi vasfı taşıyıp taşımadığı ve buna bağlı olarak da takibin iptalinin gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, çek 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"na göre kıymetli evrak vasfında bir kambiyo senedi ve hukuki nitelikçe de bir havaledir. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, yasada aranan şekil şartlarını ve kayıtsız şatsız bir ödeme yetkisini içermesi gerekir. Çekte sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir; zorunlu unsurlardan sadece birinin bile eksikliği çekin çek olma niteliğini ortadan kaldırır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 692. maddesinde sayılan çekin zorunlu unsurlarından birisi "keşide yeri"nin varlığıdır. Çekin yazıldığı, keşide edildiği yerin çekin ön yüzünde gösterilmesi zorunludur. Bu zorunlu unsurun eksikliği kural olarak çekin çek olma vasfını ortadan kaldırır.
Ne var ki, aynı Kanun"un 693. maddesinde: "Yukarıdaki maddede gösterilen hususlardan birini ihtiva etmeyen bir senet, aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında, çek sayılmaz.
Keşide yeri gösterilmemiş olan çek,
keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır." denilmiş; böylece çekte keşide yeri gösterilmemiş olmasına karşın, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, çek keşideci ile lehdar arasında havale ilişkisi doğuran bir akit olup; keşideci çeki düzenlemekle o konudaki iradesini beyan etmektedir. Bu irade beyanının anlaşılabilir olması en önemli özelliğidir ve bu nedenle de yasa koyucu yazılı olması koşulunu getirmiş; başkaca bir şekil şartı koymamıştır. Çekte irade beyanının anlaşılabilir olması kaydıyla keşidecinin çekte kısaltma kullanmasını engelleyen bir yasaklama olmadığı gibi, gerek yargısal uygulamada, gerek öğretide çekte anlaşılabilir olması koşuluyla kısaltma kullanılabileceği kabul ve uygulanagelmiştir. Kısacası, keşide yerinin yazılması da bir irade beyanıdır ve anlaşılabilir olması koşulu ile bu irade beyanının da kısaltılarak yazılması mümkündür.
Dolayısıyla, okunduğunda hiçbir duraksama olmadan anlamları belirlenebilen kısaltmaların keşide yeri olarak yazılması, çeki sadece bu kısaltma nedeniyle geçersiz hale getirmeyecek; keşidecinin irade beyanı hiçbir kuşkuya yer vermeyecek ve anlaşılabilir şekilde ortaya konulmuş olduğundan çek, çek olma niteliğini koruyacaktır.
Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesinde yer alan iyiniyet kuralı da, keşideci tarafından anlaşılabilir bir irade beyanının ortaya konularak kısaltma kullanıldığı durumda, bunun çekin çek olma niteliğini etkilemediğinin kabulünü gerektirir.
Keşide yerinin kısaltma olarak yazılmış olmasının tek başına çeki çek olmaktan çıkaracak bir eksiklik olmayıp, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilme koşulu ile çekin vasfını koruyacağı 14.12.1992 gün ve 1992/1 E.-1992/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da açıkça vurgulanmıştır.
Diğer taraftan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 693. maddesinde, keşide yeri gösterilmemiş olsa bile, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı belirtilmekle, önemli olan olgunun keşide yerinin çek kapsamından hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilmesi olduğu ortaya konulmuştur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; çekin ön yüzünde keşide tarihi yanında keşide yeri K.Paşa" olarak gösterilmiş; keşidecinin çekin alt sol köşesinde bulunan kaşesinde ise açıkça "Kemalpaşa-İZMİR" yazılmıştır. Şu durumda keşide yerinin çek kapsamından hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşıldığında kuşku bulunmamaktadır.
Durum bu olunca takibe konu çek, kambiyo senedi vasfını haizdir ve kıymetli evrak olma niteliğini korumaktadır. Mahkemece borçlunun sair itirazlarının İncelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, çekte keşide yeri bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Direnme kararı açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukanda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.06.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.