Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bitlis Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.01.2007 gün ve 2006/14-2007/11 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19.04.2007 gün ve 2007/6025-6388 sayılı ilamı ile (...Davada, davalı tarafın kullanımında bulunan binanın çatısındaki karların temizlenmemesi nedeniyle birikip yolda bulunan davacı aracı üzerine düşmesi sonucu doğan zararın tazmini istenilmiş; mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kural olarak bina maliki, binanın bakım ve onarımından (muhafazasından) doğan zararlardan kusuru bulunmasa bile ve hatta bu bakım ve muhafaza yükümlülüğü üçüncü bir şahsa (örneğin kiracıya) bırakılmış olsa dahi tazminat ile sorumludur (BK.mad.58; Andreas Von Tuhr, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı Cilt:1-2, sh.405) Aynı şekilde kat mülkiyeti bulunan taşınmazda bağımsız bölüm maliki olan paydaşlarda doğan zarardan 3. şahsa karşı müteselsilen (BK.mad.51 Mustafa Reşit Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1 .cilt sh. 541 vd.) sorumlu olup, malik ya da maliklerin binanın bakım ve muhafazasından dolayı kendilerine karşı mesul olan kimselere rücu hakları bulunmaktadır.
Kiracının sorumluluğuna gelince, kiracı; kiralananın normal kullanılması için gerekli temizlik ve ıslahını yapmakla (BK.mad.258/son) yükümlü olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmekte ihmal veya kusuru bulunması halinde doğan zarardan yapı maliki (kiralayanla) birlikte 3. şahsa karşı müteselsilen sorumludur (BK.mad.41). Zarara uğrayan kimse müteselsil sorumlulara karşı birlikte ya da ayrı ayrı dava açabilir (BK.mad.51).
Tazmin edilecek zarar ise, muhafaza ve bakımdaki kusurdan doğan zarardır. Muhafaza ve bakım, zarar doğmaması için gerekli olan zorunlu ve mutat nitelikteki tedbirlerdir (Von Tuhr, a.g.e. sh.404).
Ayrıca zararın doğmasına 3. şahsın kusuru da etken olmuş ise bu takdirde karşılıklı kusur oranı gözetilerek tazminat miktarı takdir edilmelidir (BK.mad.44).
Bu ilkelere göre somut olaya bakıldığında, davacı 3. şahıs olup cadde üzerindeki (park halinde bulunan) aracına, cadde kenarında bulunan mülkiyeti hazineye ait ve kiracı davalı (ve dava dışı bağımsız bölüm maliklerinin) kullanımında bulunan çok katlı binanın çatısında biriken karların düşmesi sonucu zarar verdiğinden bahisle hazine kiracısı davalıdan tazminat istemiş, mahkemece doğru olarak kiracının sorumlu bulunduğu kabul edilmiş, bilirkişinin belirlediği 6/8 kusur oranında tazminata karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, park yasağı olduğu belirlenen cadde üzerinde bu yasağa uymayarak aracını park eden davacının, zararın oluşumunda, 2/8 oranında; davalı kiracının ise, birden fazla bağımsız bölümü bulunan binanın ortak alanı çatıdaki biriken karları (cadde ya da kaldırıma düşerek, yayalara, sürücülere ve taşıtlara zarar verebileceği- belediyece yapılan ikazlara rağmen-dikkate almadan ihmalle temizlememesi neticesinde 6/8 oranında kusurlu bulunması, olayın oluş şekline, yasaya ve hakkaniyet ilkelerine uygun bulunmamıştır.
Mahkemece, dosyada mevcut 20.6.2006 günlü bilirkişi raporunda da benimsendiği gibi zararın doğmasında davalının 1. derecede davalının ise 2. derecede kusurlu olduğu kabul edilerek (BK.41 ve TMK"nun 4.maddesi çerçevesinde) "hakkaniyet" ilkesine uygun tazminat miktarı takdir edilip buna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça kullanılan binanın çatısındaki karların temizlenmemesi nedeniyle birikip yolda bulunan davacı aracı üzerine düşmesinden kaynaklanan maddi zararın tazmininin talep edildiği eldeki davada; Mahkemece kusur yönünden alınan 20.6.2006 tarihli ilk raporda, zararın doğmasında davalının 1. derecede, davacının ise 2. derecede kusurlu olduğu belirtilmiş; talimatla alınan 28.12.2006 Hâkim havale tarihli ikinci raporda ise, davacının 2/8 (%25), davalının 6/8 (%75) oranında kusurlu oldukları ifade edilmiş; Yerel Mahkeme ikinci raporu benimsemek suretiyle, davalının 6/8 kusur oranına tekabül eden tazminatı hüküm altına almıştır.
Hazine tarafından tahsis edilen binayı kullanan davalının, davacının aracında oluşan zarardan sorumlu bulunduğu hususu belirgin olup; uyuşmazlık dışıdır.
Uyuşmazlık; zararın oluşumunda davacının 2/8 oranında davalının ise 6/8 oranında kusurlu bulunmasının, olayın oluş şekline, yasaya ve hakkaniyet ilkelerine uygun olup olmadığı; buna bağlı olarak 20.6.2006 günlü ilk bilirkişi raporunda işaret edildiği üzere, zararın doğmasında davalının 1. derecede, davacının ise 2. derecede kusurlu olduğu kabul edilerek "hakkaniyet" ilkesine uygun tazminat miktarı belirlenmesinin gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, davacıya ait araçta meydana gelen hasardan kaynaklanan zararın oluşumunda davalının sorumlu olduğu ve bu zararın oluşumunda davacının da kurallara aykırı park nedeniyle kusurunun bulunduğu belirgindir.
Özel Daire kararında kural olarak, “hakkaniyet” ilkesine uygun tazminat takdiri gerektiğine işaretle; mahkemenin 8/8 oranlamasına dayalı raporu esas almasının yerinde görülmemesi uygulama ve öğretideki yaklaşımlara uygundur.
Ne var ki, davalı kiracının çatıda biriken karların cadde ya da kaldırıma düşerek, yayalara, sürücülere ve taşıtlara zarar verebileceğinin belediyece ikaz edilmesine rağmen bu ikazları dikkate almadan ihmalle temizlememesi; bunun yanında park yasağı olduğu belirlenen cadde üzerinde bu yasağa uymayarak aracını park eden davacının da, zararın oluşumundaki katkısı nazara alındığında, mahkemece davalının birinci, davacının ise ikinci derecede kusurlu olduğu kabul edilerek hükmedilen miktar sonuç itibariyle hakkaniyete uygundur.
Açıklanan nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,, 04.06.2008 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.