Davacı A.. M.. vekili Avukat M.. Ç..tarafından, davalı İ.. K.. aleyhine 29/02/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, ormanlık alandan ağaç kesme nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının 6831 sayılı muhalefet suçundan yargılandığını ve eyleminin sabit görüldüğünü belirterek idarenin uğradığı maddi zararın tazminini istemiştir. Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, ceza mahkemesinin kararında dayandığı gerekçeler ve tüm dosya kapsamına göre davalının ormanlık alandan ağaç kestiğinin sabit olmadığını belirterek, davanın reddine karar vermiştir. Dosya arasına getirtilip incelenen Akyazı Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/230 Esas, 2010/138 Karar sayılı ilamı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkindir. CMK’nın 231/5. maddesinde yer alan; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklindeki düzenleme uyarınca, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmünün, 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi anlamında hukuk hâkimi yönünden bağlayıcılığı yoktur. Somut olayın oluşunu hukuk hâkimi, delilleri serbestçe değerlendirerek takdir etmelidir. Dosya kapsamı itibari ile davalının ağaçları kendisinin kestiğini açıkça beyan ettiği ve kesilen ağaçların köklerini gösterdiği bildirilen suç zabıtlarını imzalamış olması ve bahse konu zabıtların aksinin ispat edilememiş olması göz önüne alındığında, davalıda yakalanmış olan ve sonradan kendi bahçelerinin kenarına başkaları tarafından kesilip konulduğunu öne sürdüğü ağaçların davalı tarafından kesildiği kabul edilerek 6831 sayılı yasanın 114. maddesine göre tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 20/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.