11. Hukuk Dairesi 2015/14269 E. , 2016/44 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.03.2014 tarih ve 2013/276-2014/108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilince ortak yerler sigorta poliçesi kapsamında sigortalanan dava dışı ...."de 20.01.2013 tarihinde davalıya ait ana iletim hatlarındaki basıncın yükselmesinden kaynaklı ana kolon temiz su borularında patlama meydana geldiğini, müvekkilince poliçe kapsamında sigortalıyı ödeme yapılarak sigortalının haklarına halef olunduğunu, bu kapsamda davalıya yapılan başvurunun reddedildiğini ileri sürerek 3000,00 TL"nin ödeme tarihi olan 08.03.2013 tarihinden itibaren işlemiş avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın hizmet kusurundan kaynaklandığını, bu nedenle davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, olayın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; somut olayda alacağa sebebiyet veren olayın hizmet kusurundan kaynaklandığı, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucunda meydana gelen zararlara ilişkin davaların İYUK 2/1-6. maddesi gereğince idari yargıda görüleceği gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, konut sigorta poliçesi uyarınca sigortalıya yapılan hasar bedeline ilişkin ödemenin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK"nın 16/1. maddesinde ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiştir. Davalı ... 2560 Sayılı Kanun ile kurulmuş özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması yanında ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte, yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayılmakta ve tacir sıfatını taşımaktadır. Nitekim, YHGK"nın 2l.09.1983 tarih ve 1980/11-2721 esas, 1983/323 karar sayılı içtihadında da 2560 Sayılı Kanuna tabi olan ...’nün gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması nedeniyle tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (somut olayda davacının halefiyete dayalı dava açması nedeniyle) davaya bakma görevinin adli yargıda bulunduğu belirtilmiştir. Her ne kadar 12.02.1959 gün 1958/17 Esas - 1959/15 Karar sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı var ise de 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 Sayılı Yasa hükümleri karşısında bu içtihadı birleştirme kararının davalı ... bakımından uygulanma olanağının kalmadığı sonucuna varılmalıdır. Nitekim bu husus YHGK"nın 29.11.1995 tarih ve 1995/11-647 Esas, 1043 Karar sayılı içtihadında da aynen benimsenmiştir.
Bu açıklamalar uyarınca, somut uyuşmazlık yönünden adli yargının görevli olduğu gözetilip taraf delilleri toplanıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın hizmet kusurundan kaynaklandığı ve idari yargının görev alanı dahilinde bulunduğundan bahisle reddi doğru olmamış, bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.