10. Hukuk Dairesi 2017/6619 E. , 2018/1600 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılamada ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın davalılar ... Kauçuk San. ve Ticaret A.Ş., ... ve ... yönünden kabulüne, diğer davalılar ..., ... ve ... yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... Kauçuk San. ve Ticaret A.Ş. ve ... vekilleri ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dava, 17.05.2000 tarihinde gerçekleşen iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelirler ve yapılan masraf ve ödemelerden oluşan Kurum zararının davalılardan 506 sayılı yasanın 10. ve 26. maddeleri uyarınca teselsül hükümlerine göre rücuan tahsili talebine ilişkindir.
506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. Bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
Mahkemece, davayla ilgili bir kusur raporu alındığı, raporda; iş kazasının meydana gelmesinde davalılardan işveren ... Kauçuk San. Ve Ticaret AŞ ’ nin % 100 kusurlu olduğu, bu kusur oranı içinde davalılardan ustabaşı ...’ nun % 25, posta başı ...’ ın % 25 oranında kusurunun bulunduğu, sigortalının ise kusurunun bulunmadığı belirtilmiş ise de kararda; bilirkişi raporunda kusur verilen ... Kauçuk San. Ve Ticaret AŞ ve ... ile birlikte, raporda kendisine kusur verilmeyen davalılardan ... hakkında da davanın kabulüne karar verilmek suretiyle, kabul edilen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, mahkemece alınan bilirkişi raporunda sigortalı iş kazasının meydana gelmesinde kusursuz kabul edilmişken, sigortalı tarafından işveren şirket aleyhine açılan tazminat davasında ve olay nedeni ile açıldığı tazminat davacı içeriğinden anlaşılan ceza davasında da sigortalının kazanın meydana gelmesinde 1/8 oranında kusurlu bulunduğunun kabulü ile karar verildiği anlaşılmakla, sigortalının kusur oranında uyum olmadığı, ceza dosyasının celbedilmediği ve kusur oranındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
Eldeki davada ise, Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca hukuk hakiminin, kesinleşmiş ceza kararına konu maddi olgularla bağlı olup, ceza yargılaması sürecinde belirlenen kusur oranlarıyla bağlı olmadığı gözetilerek, davaya konu iş kazası ile ilgili olarak ceza davasında mahkûm olan kişilere de bir miktar kusur izafesi gerekmektedir.
Bu nedenle, Mahkemece öncelikle ceza dosyasının celbi ile iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan, 5510 sayılı Kanun’un 21, 4857 sayılı Kanun’un 57, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 2 ve devamı maddelerine uygun olarak düzenlenmiş kusur raporu alınarak, işverenin, sigortalının ve üçüncü kişi olan diğer davalıların kusur oran ve aidiyetlerinin yukarıda açıklanan ilkelere göre gerçeğe uygun olarak, ceza ve tazminat davasındaki kusur oranları da irdelenerek tespitinden sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hususu dikkate alınmak suretiyle, kusur raporu sonrasında, bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Davacı, dava dilekçesinde 506 sayılı Yasanın 9-10. maddelerine dayanmış olup, mahkemece bu konu hakkında inceleme yapılmamıştır. Olayda, hem 26. hem de 10.madde koşulları oluşmuş ise; Kurum, anılan maddelerden sadece birine dayanarak dava açabileceği gibi, her iki madde hükümleri uyarınca da dava açabilir. Bu durumda, mahkemece her iki maddede öngörülen koşulların oluşup oluşmadığının araştırılıp saptanması gerekir. Her iki madde koşullarının oluştuğunun tespiti halinde Dairemizin yerleşmiş görüşüne göre 10.madde, uygulama önceliğine sahiptir. Somut olayda 26.madde koşullarının gerçekleşmiş olduğu sübuta ermiş ise de, 9 ve 10. madde koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp incelenmemiştir. Mahkemece; öncelikle bu yön araştırılmalı, koşulların oluştuğunun anlaşılması halinde ise; tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenecek ilk peşin sermaye değerinden Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak davalının sorumlu olduğu miktar belirlendikten sonra rücu alacağına hükmetmek gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, 506 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddeleri kapsamında, işverenin tazmin ile sorumlu olduğu miktar belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden davalılardan ... Kauçuk San. ve Ticaret A.Ş. ve ... vekilleri ile ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davacı Kurum yönünden davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Kauçuk San. ve Ticaret A.Ş., ... ve ..."a iadesine, 01.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.