10. Hukuk Dairesi 2017/5692 E. , 2018/1597 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 31.05.2012 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan masraf ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
İncelemeye konu davada, Mahkemece verilen ilk kararın bozulmasına dair, Dairemizin 10.05.2016 günlü ve 2015/5654 E. - 2016/7879 K. sayılı ilamında; “...davalı işveren yönünden gerçek zararın yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi, ilk peşin değerle karşılaştırılması sonucu düşük olan miktarın esas alınması gerekirken hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerleri esas alınarak sonuca gidilmesi ve davalıların sorumluluklarının öngörülen ilkeler çerçevesinde ve özellikle değinilen 21/1 ve 21/4. maddeler gözetilerek belirlenmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ile davalılardan ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır” denilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda; Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, karara esas alınan hesap bilirkişi raporunun bozma ilamında belirtilen yasal düzenleme ve ilkelere uygun olmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu hesap bilirkişisi raporunda, kız çocukları yönünden destek alma süresinin evlenme yaşına kadar olduğu gerekçesi ile evlenme yaşını geçen ve kaza tarihinde 30 yaşında olan hak sahibi kız çocuğu ... yönünden gerçek zarar hesabı yapılmamış, Kurum tarafından ...’ya ödenen gelirin peşin değerinin davalılardan tahsili talebinin yersiz olduğu belirtilmiş ise de;
Bozma ilamında belirtildiği üzere hak sahibi kız çocuklarının evlenme tarihine kadar gelire hak kazanacağı, dolayısıyla evlenmeyen hak sahibi kız çocukları için Kurumca bağlanan gelirlere ilişkin rücu hakkı bulunduğu sabit olmakla, hak sahibi kız çocuğunun evlenip evlenmediği araştırılarak, 5510 sayılı Kanunu"nun 21/1. maddesi uyarınca hak sahibi kız çocuğu için de gerçek zarar hesabı yapılması gerektiği,
Ayrıca, ilk kararı temyiz etmeyen ... yönünden ilk karar ile tespit edilen alacak miktarının davacı Kurum yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkelere çerçevesinde, uyulan bozma kararı gereklerine göre usuli kazanılmış hak gözetilerek ve hak sahibi kız çocuğunun evlenip evlenmediği araştırılarak, yeniden işinde uzman hesap bilirkişisinden rapor alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.