Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/18087
Karar No: 2015/7532
Karar Tarihi: 08.04.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/18087 Esas 2015/7532 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/18087 E.  ,  2015/7532 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi

    Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 397.553,87-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birllikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/04/2015 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi.


    K A R A R

    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava 30.01.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı ile eşi, çocukları ile anne ve babasının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen sigortalının maddi tazminat istemi ile tüm davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin 29.05.2012 günlü kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda, Sigortalıya verilen manevi tazminatın az olduğu ve 17.04.2013 tarihinde öldüğünün anlaşılmasına göre sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat hesabının ölüm tarihine kadar yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
    Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, sigortalının hak sahiplerinin iş kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemli olarak açtıkları davaların görülmekte olan dava ile birleştirilmesine karar verilmesi üzerine her iki dava birlikte görülerek, iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle açılan dava nedeniyle; sigortalı bakımından maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, sigortalının manevi tazminat isteminin kabulüne, eş ve çocuklarla, anne ve babanın manevi tazminat istemlerinin ise önceki gibi kısmen kabulüne, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin açtığı birleşen davalarda ise maddi tazminat istemlerinin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillince temyiz edilmiştir.
    Davacı sigortalının iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda kazalının %20, davalı işverenin % 70 ve dava dışı Mehmet Korkmaz’ın % 10 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
    Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 100.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
    Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma sonrası yardıma muhtaç %100 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi zararın belirlenmesi sırasında sürekli iş göremezlik oranı, kusur ile Kurumca yapılan ödemelerin rücu edilebilir bölümlerinin dikkate alındığı, ancak bakım giderinden takdiri indirim yoluna gidilmediği görülmektedir. Bozma öncesi kararda bakım giderinden % 40 oranında takdiri indirim yapılmış olup, bozma sonrasında bunun göz ardı edilmesi davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğindedir.
    Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına Mahkemece uyulmasına karar verildiğinde, Mahkeme için uyulan kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E. 2006/521 sayılı kararı)
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Somut olayda, Dairemiz kararında, maddi tazminat hesabının ölüm tarihine kadar yapılması ve Kurumca yapılan fiili ödemelerin rücu edilebilir bölümünün indirilmesi gerektiği dışında maddi tazminata ilişkin olarak bozma nedeni yoktur. Diğer bir deyişle maddi tazminatın belirlenmesine esas alınan diğer doneler bozma dışında kalmıştır. Hal böyle olunca bozmadan sonra sigortalının maddi tazminatının belirlenmesi sırasında bakım giderinden % 40 oranında indirim yapılmaması davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozma nedenidir. Bu durumun yukarıda açıklandığı gibi usuli kazanılmış hakkın istisnasını oluşturan durumlardan olmadığı da bellidir.
    İş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin açtığı ve birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Davacılar murisinin 30.01.2006 tarihinde iş kazası geçirdiği ve bu kaza sonunda yardıma muhtaç %100 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, 17.04.2013 tarihinde, ölümü nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak sahiplerine ölüm geliri bağladığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık 30.01.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası ile 17.04.2013 tarihli ölüm olayı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Her ne kadar hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası kolundan ölüm geliri bağlanmış ise de, kurumun bu işlemi 5510 sayılı Yasanın 20/2 maddesindeki “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanacağına ilişkin” düzenlemenin bir sonucudur. Hal böyle olunca, sigortalının ölüm olayının iş kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda ortaya çıkan tereddütün giderilmesi, diğer bir ifadeyle, iş kazası ile ölüm arasında tıbbi illiyet bağının bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılması gerekirken, hak sahiplerine SGK’nun gelir bağlaması yeterli görülerek sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu ortadadır.
    Yapılacak iş: 506 sayılı Yasanın 109. Ve 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür uyarınca sigortalının 17.04.2013 tarihinde gerçekleşen ölümünün, 30.01.2006 tarihindeki iş kazası sonucu meydana gelip gelmediği konusunda, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmak, bu rapora karşı somut verilere dayanan bir itiraz olursa, Adli Tıp Kurumu, giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla iş kazası ile ölüm arasında tıbbi illiyet bağının bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış ihlal edilerek, eksik inceleme ve araştırma ile maddi ve manevi tazminat karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazları ile davalının sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davalı yararına takdir edilen 1.100.00-TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, 08/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi