23. Hukuk Dairesi 2014/7973 E. , 2015/529 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında istihdam edilen işçilerden iş akdine son verilen 10 işçi ile ilgili kıdem ve ihbar tazminatı miktarı olan 26.03,31 TL"nin müvekkili tarafından ödenmesi, aksi taktirde müvekkili şirkete ait teminat mektuplarının nakde çevrileceğinin davalı tarafından ihtar edildiğini, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinde müvekkiline böyle bir yükümlülük yüklenmediğini ileri sürerek, müvekkili şirketin davalı kuruma 26.093,31 TL borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava konusu ihtilafın taraflar arasında yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin kıdem tazminatlarından alt işveren olan davacı şirketin mi, yoksa üst işveren olan davalının mı sorumlu bulunduğu noktasında olup, ihtilafın konusunun iş hukuku mevzuatlarıyla çözülmesi gerektiği, mahkemenin görevsiz olduğu, yetkili ve görevli mahkemenin Malatya İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, asıl işveren sıfatı ile işçiye ödenen işçilik alacaklarından alt işveren davacının sorumlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. bendinde "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanun"dan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." hükmüne yer verilmiştir. Davalı asıl işverenin anılan madde hükmüne dayalı sorumluluğu işçilere karşı olan bir sorumluluk olup, davacı taşeron ile davalı asıl işveren arasındaki birbirlerine karşı olan sorumluluğu içermeyen anılan düzenlemenin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın davacı ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmeleri hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, tarafların tacir olduğu, buna göre davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava olduğu, TTK"nın 5/3. ve geçici 9. maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğu, 5/4. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemesi"nin .../...
bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi"nin davaya devam etmesi gerektiği gözönünde bulundurularak, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
2-Kabule göre; HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 114/1-c ve madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK"nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede "mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş"; hüküm fıkrasında " dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine " ibarelerine yer verilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.