10. Hukuk Dairesi 2017/6367 E. , 2018/1583 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin 5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir. Davanın gelirler yönünden yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usûlî olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. ..., “...’nın Türkçesi Üzerine”, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarih ve 2011/19-639 Esas, 2012/30 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kesin bir mahkûmiyet anlamında bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde, somut olaya ilişkin ceza davası sonucu hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülen davalı sanıklara sırf ceza davası sebebiyle kusur verilmesi yerinde görülmemiş olup, mahkemece davalı şahısların mevcut olaydaki kusurları yönünden irdeleme yapılmak üzere yeniden rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 01.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.