14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/16759 Karar No: 2017/2447 Karar Tarihi: 28.03.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16759 Esas 2017/2447 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/16759 E. , 2017/2447 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.07.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali e tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 19.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.03.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraf davalı vekili Av. ... duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, fiili taksim savunmasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın taşınmazda fiili taksim bulunduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olayda, önalıma konu payın bulunduğu taşınmazda davalı fiili taksim savunmasında bulunmuş mahkemece dinlenen tanıklar taşınmazın fiilen bölünerek kullanıdığını belirmişler, yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporu ve eki krokiden davacılar ve davalının taşınmazın hangi bölümünü kullandığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece tarafların tanıkları hazır edilerek yeniden mahallinde keşif yapılması, taraf tanıklarından davalıya pay satanlar, davacı ve diğer paydaşların dava konusu taşınmazda fiilen kullandıkları yerler olup olmadığı hususu sorularak ayrı ayrı kullandıkları yerler var ise göstermeleri istenmeli, fen bilirkişiden tanıkların gösterdiği yerleri gösterir kroki ve denetime elverişli rapor alınmalı, toplanan ve toplanacak bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.