14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/10271 Karar No: 2017/2445 Karar Tarihi: 28.03.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/10271 Esas 2017/2445 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/10271 E. , 2017/2445 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.07.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 24.10.2013 tarihli, 2013/12228-14320 sayılı ilamıyla, davalı ile payını temlik ettiği ...’le arasında hala-yeğen ilişkisinin bulunduğu, bu nedenle pay temlikinin satış mı yoksa bağış mı olduğunun belirlenmesi, bağış olmadığı sonucuna varılması halinde ise fiili taksimin gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılarak yargılama sonucu davanın kabulü ile, davalı vekilinin mahalli kolluk birimlerince belirlenen mahalli bilirkişiler haricinde başkaca delil sunulmadığı, mahkemece dinlenen tanık beyanlarına itibar edilerek karar verildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescile karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, bozmaya uyulduğu halde gereği tam olarak yerine getirilememiştir. Davaya konu 281 parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki katlı bir bina bulunmakta olup, üst katı ev, alt katı atölye olarak kullanıldığı halde mahkemece üst katın ve alt katın kimler tarafından kullanıldığı tanıklardan açıkça sorulmamış, bu durum açıklığa kavuşmadan hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca binanın üst katının ve alt kattaki atölyenin kimler tarafından kullanıldığı tanıklardan sorulmak suretiyle açıkça saptanmalı, yukarıda değinilen ilkelere göre davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı kullanıldığı tespit edilirse davanın reddine, aksi halde şimdi olduğu gibi davanın kabul yoluna gidilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.