Esas No: 2008/21-390
Karar No: 2008/391
Karar Tarihi: 14.05.2008
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/21-390 Esas 2008/391 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Tokat 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2008
NUMARASI : 2007/605-2008/102
Taraflar arasındaki “Tarım Bağ-Kur sigortalılığın tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tokat 1.İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 10.05.2007 gün ve 2007/32-470 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2007 gün ve 12518-18419 sayılı ilamıyla; (...Dava, davacının 01.05.1996-15.09.2006 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi sigortalılık ile çakışan süreler dışında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının sigortalı olduğu süreler dışında 01.05.1996-14.09.2006 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davacı, 01.03.1999 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiş, 10.09.1999 tarihi itibariyle de Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalılığı başladığından tarım Bağ-Kur sigortalılığı 10.9.1999 tarihinde terkin edilmiştir. Öte yandan, davacının 18.09.1996-20.01.1997 tarihleri arasında 122 gün, 09.09.1997-16.02.1998 tarihleri arasında 157 gün, 29.08.1998-15.02.1999 tarihleri arasında 167 gün, 11.09.1999-07.02.2000 tarihleri arasında 147 gün, 10.09.2000-01.02.2001 tarihleri arasında 141 gün, 24.09.2001-02.01.2002 tarihleri arasında 99 gün, 13.09.2002-30.12.2002 tarihleri arasında 107 gün, 04.01.2003-19.01.2003 tarihleri arasında 16 gün, 18.09.2003-19.01.2004 tarihleri arasında 121 gün, 18.08.2004-19.08.2004 tarihleri arasında 1 gün, 15.09.2004-29.12.2004 tarihleri arasında 104 gün, 06.04.2005-21.04.2005 tarihleri arasında 16 gün Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalılığı ve 01.02.2005-30.09.2005 tarihleri arasında 94 gün, 15.09.2005-01.01.2006 tarihleri arasında 108 gün, 13.02.2006-26.02.2006 tarihleri arasında 14 gün, 01.05.2006-30.06.2006 tarihleri arasında 60 gün, 17.07.2006-17.07.2006 tarihleri arasında 1 gün Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi isteğe bağlı sigortalılığı bulunmaktadır. Bu durumda, dava sonucunda verilecek karar, dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumu’nun da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince Sosyal Sigortalar Kurumu’nun davaya dahil edilmesi (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden, yargılamanın Bağ-Kur’un huzuru ile sürdürülerek sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I-Dava, davacının 01.05.1996-15.09.2006 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi sigortalılık ile çakışan süreler dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemenin; “davanın kabulü ile davacının sigortalı olduğu süreler hariç olmak üzere 01.05.1996–14.09.2006 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur Sigortalısı olduğunun tespitine” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece “davacının, SSK sigortalısı olduğu süreleri dışlayarak dava açtığı ve mahkemece verilen hükümde davacının SSK sigortalısı olduğu sürelerin hariç tutulduğu, bu durumda davanın SSK’nın menfaatlerini ilgilendirmediği” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Mahkemece, davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalılığı hariç tutularak, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerliliğine karar verilirken, dışlanan süreler arasında isteğe bağlı SSK sigortalılığın da bulunduğu görülmektedir.
Türk Sosyal güvenlik sistemi kişinin tek sosyal güvenlik kurumu üyeliğine izin vermektedir. İsteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakıştığı durumlarda, “Sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi olarak çalışmaya başlayanların, çalışmaya başladıkları günden...itibaren” isteğe bağlı sigortalılığının sona ereceği hükmü dikkate alınarak “çakışan sigortalılık” sorunu zorunlu sigortalılık yararına çözüme kavuşturulmakta (506 sayılı Kanun m.85); bir başka ifadeyle, zorunlu sigortalılığa üstünlük tanınmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; SSK isteğe bağlı sigortalılığa üstünlük tanınarak, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamaktadır.
II- Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ile Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur), 20 Mayıs 2006 gün ve 26173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 16.04.2006 tarih ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun Geçici 1 ve 2. maddeleri uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir.
Yargılama aşamasında devredilen SSK ve Bağ-Kur Kurumlarının yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona ermiş olmakla davada yasal hasım Sosyal Güvenlik Kurumu’dur.
Devredilen kurumların leh ve aleyhine açılmış davalar, icra takipleri Kurum tarafından yürütülür ve bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Kuruma geçer (5502 sayılı Kanun Geçici m. 1/3).
Açıklanan nedenlerle; davalı Bağ-Kur ile SSK Genel Müdürlüklerinin davada sıfatları kalmadığından, bozmada işaret olunan SSK’nın davaya teşmilinin sağlanmasına yönelik bozma nedeninde isabet bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2008 gün ve 2008/21-335 Esas ve 321 sayılı Kararı).
Dava ikamesine ehil olan her şahıs davasını bizzat veya atayacağı vekil vasıtasıyla ikame ve takip edebilir (HUMK m. 59), Vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil yargılama ile ilgili hiç hiçbir görev yapamaz (HUMK m.67).
Ne var ki; Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün, Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek tüzel kişiliğinin sona ermiş olması karşısında, yargılamanın anılan Kurum vekili tarafından devamının sağlanabilmesi için bu Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilmiş vekaletnamenin aslının veya örneğinin mahkemeye ibrazının sağlanmamış olması isabetsizdir. Anılan maddedeki yasal yöntem izlenerek Sosyal Güvenlik Kurumundan verilmiş vekaletnamenin ibrazı ile yargılamanın devamında yasal zorunluluk bulunmaktadır..
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular gözetilerek hüküm kurmak gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429 maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.05.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin, 01.05.1996-15.09.2006 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu"na tabi sigortalılık ile çakışan süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkemenin; Bağ-Kur Genel Müdürlüğü hasım gösterilerek 26.12.2006 tarihinde açılan davada, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nü davaya dahil etmeden işin esasına ilişkin olarak “davanın kabulüne” dair verdiği karar, Özel Daire’ce “davacının Sosyal Sigortalar Kurumu"na tabi zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu, bu itibarla dava sonucunda verilecek kararın dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumu’nun da hak alanını ilgilendirdiğine” işaretle ve “Sosyal Sigortalar Kurumu’nun davaya dahil edilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş; bozma ilamında açıkça, “bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığı” vurgulanmıştır. Yerel Mahkemece, “Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün davaya katılımının sağlanmasına gerek bulunmadığı” gerekçesiyle, husumet yönünden önceki kararda direnilmiştir.
Görüldüğü gibi bozmaya konu husus; bozma ilamında da açıkça ifade edildiği gibi pasif husumet eksikliğine ilişkin olup; davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü yanında, davanın Sosyal Sigortalar Kurumu’na teşmil edilmemiş olmasıdır. Yerel Mahkeme ise, davanın Sosyal Sigortalar Kurumu’nun menfaatlerini ilgilendirmediği gerekçesine dayalı olarak, direnme kararı vermiştir.
Davanın açıldığı, ilk kararın, bozma kararının ve direnme kararının verildiği tarihlerde 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu yürürlükte bulunmaktadır.
Bu nedenle uyuşmazlığın öncelikle, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu çerçevesinde çözümlenmesi; diğer bir ifadeyle, davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ile, bozma ilamında davaya dâhil edilmesi gereğine değinilen dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumu’nun, anılan Kanun hükümlerine göre hukuki statüleri değerlendirilerek, her iki Kurumun tüzel kişiliğinin sona erip ermediğinin ortaya konulması zorunludur.
Davalı, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) ile, Özel Daire bozma ilamında davaya dahil edilmesi gereğine işaret edilen ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK); 20 Mayıs 2006 gün ve 26173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 16.04.2006 tarih ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile tek çatı altında birleştirilmiştir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun “Devredilen Kurumlar ve Devre İlişkin Hükümler” başlıklı Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, “4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığının; merkez ve taşra teşkilâtlarının kadroları ile kadrolarında görev yapan memur ve işçileri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) bendi gereği çalıştırılan personeli mevcut statüleri ile her türlü taşınır ve taşınmazları, tapuda bu Kurumlar adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binaları, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve taşıtları, alacakları, hakları, borçları, iştirakleri, dosyaları, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtları ve diğerdokümanlar ile birlikte hiçbir işleme gerek kalmaksızın bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla görevleri ile birlikte Kuruma devredilmiştir” hükmüne yer verilmek suretiyle, Bağ-Kur ve SSK’nın, bu Kanun ile yeni oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredilen Kurum statüsünde bulundukları belirtilmiş; aynı maddenin 3. fıkrasında ise, “Devredilen kurumlar tarafından yapılmış olan sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri, bu kurumların leh ve aleyhine açılmış davalar ve icra takipleri Kurum tarafından yürütülür ve bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Kuruma geçer” hükmü öngörülmüştür.
Bu noktada, 5502 sayılı Kanunla yeni oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ne zaman tüzel kişilik kazanacağı ve devredilen Kurum statüsünde bulunan Bağ-Kur ve SSK nun tüzel kişiliklerinin ne zaman ve hangi şartlarla sona ereceği sorusunun cevabı, 5502 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında verilmiştir.
Anılan maddede, “Bu Kanun gereği Yönetim Kurulu oluşturuluncaya kadar, devredilen kurumların yönetim kurulları ilgili mülga kanunları gereği görevlerini yapmaya devam ederler. Kurum Yönetim Kurulunun en az toplanma yeter sayısı kadar üyesi göreve başladıktan sonra devredilen kurumların yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona erer, yetkileri Kurum Yönetim Kurulu tarafından ilgili kanunların mülga hükümlerine göre kullanılır ve bu yetkilerden uygun gördüklerini Başkana veya ilgili birimlere devredebilir…” hükmü öngörülmüş; maddede sözü edilen, Yönetim Kurulunun en az toplanma yeter sayısını düzenleyen 5502 sayılı Kanunun 6. maddesinde ise, Yönetim Kurulunun beşi atama diğer beşi seçim ile olmak üzere 10 üyeden oluştuğu ve asgari 6 üye ile toplanacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, 5502 sayılı Kanun gereği Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu oluşturuluncaya kadar, devredilen kurumların yönetim kurulları ilgili mülga kanunları gereği görevlerini yapmaya devam edecek ve Kurum Yönetim Kurulunun en az toplanma yeter sayısı kadar üyesi göreve başladıktan sonra devredilen kurumların yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona erecektir.
Nitekim, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında SSK ve Bağ-Kur devredilen kurumlar sıfatıyla varlığını sürdürmekte iken 24.11.2006 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda yapılan seçim sonucunda yönetim kurulu üyeleri seçilmiş ve toplanması için gereken en az 6 üyeden daha fazla üye göreve başlamakla devredilen kurumların yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri, dava tarihinden önce, 24.11.2006 tarihi itibariyle sona ermiştir.
Şu durumda; davanın açıldığı 15.01.2007 tarihinden önce, devredilen SSK ve Bağ-Kur Kurumlarının yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona ermiş olmakla davada yasal hasım, bu Kurumlar devredilmek suretiyle yeni oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. O halde davanın, tüzel kişiliği bulunmayan SSK’ na yöneltilmesi ve bu Kurumun davaya dahil edilmesi olanaklı değildir.
Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 gün ve E:2008/21-335 K: 2008/321 sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
Hal böyle olunca, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu hükümleri gereğince tüzel kişilikleri dava tarihinden önce sona eren davalı Bağ-Kur ile bozma ilamında davanın teşmil edilmesi gereğine işaret edilen Sosyal Sigortalar Kurumu’nun tek çatı altında birleştirildikleri ve yeni oluşan Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde tek Kurum haline dönüştükleri anlaşıldığından; Mahkemenin, Sosyal Sigortalar Kurumunun davaya dahil edilmesine gerek bulunmadığı yönündeki direnme kararı, bu gerekçeyle yerindedir.
Ne var ki; Yerel Mahkemece esasa ilişkin olarak verilen ilk karar, Özel Daire’ce usule ilişkin olarak, pasif husumet yönünden bozulmuş; az yukarıda belirtildiği gibi, bozma ilamında sair temyiz itirazlarının incelenmediği belirtilmek suretiyle hükmün esası hakkında bir inceleme yapılmamıştır.
Böyle bir durumda, hükmün esası hakkında Yargıtay Özel Dairesince henüz temyiz incelemesi yapılmamış olduğundan, direnme kararının onanmasına değil, direnme kararının doğru olduğuna ve diğer yönlerin (esasın) incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1991, Cilt:4, s:3389).
Sonuç itibariyle; yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ile dava dışı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile tek çatı altında birleştirilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde tek Kurum haline dönüştüklerinden, Sosyal Sigortalar Kurumunun davaya dahil edilmesine gerek bulunmadığı yönündeki direnme kararı yerinde olup; dosyanın, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Aksi düşünce ile bozma yönünde oluşan çoğunluk görüşüne, bu nedenle katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.