13. Hukuk Dairesi 2016/24610 E. , 2019/1843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı banka ile arasında düzenlenen 01/05/2011 tarihli taşıt kredisi ve rehni sözleşmesini eşinin kefili sıfatı ile imzaladığını, ... plaka sayılı aracı üzerinde bankanın yararına rehin kurulduğunu, borç tutarının 30.000,00 TL olduğunu, borcun ödenmesine rağmen davalı banka tarafından araç üzerinde bulunan rehnin; kredi sözleşmesinin tarafı olan eşi..."in bankaya karşı doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmak üzere kurulduğu ve bankaya olan borç ve risklerin sona ermediği gerekçesi ile kaldırılmadığını, davalı banka tarafından ... 7. İcra Dairesinin 2015/2816 esas sayılı dosyası ile ... plakalı araç üzerindeki davalı banka yararına tesis edilen rehnin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı bankadan eşinin kredi kullanarak araç satın aldığını ve kendisinin de kefili olduğunu, araç üzerinde rehin tesis edildiğini, borcunu ödediği halde araç üzerindeki rehnin kaldırılmadığını, gerekçe olarak da krediyi kullanan eşi ...’in başkaca borçlarının olduğunun gösterildiğini, oysa taşıt kredisi için kefil olduğunu ve üzerine kayıtlı araç üzerine rehin tesis edildiğini ve borcun da kapatıldığını bildirerek rehnin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı banka, taraflar arasında düzenlenmiş rehin sözleşmesinin 19. maddesine göre; doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehin tesis edildiğini,rehnin dava dışı...’in tüm borçlarının teminatı olarak verildiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi gereğince davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 19. maddesinde ‘müşteri, özellikleri 21. maddede yazılı taşıt/taşıtlarını gerek iş bu taşıt kredisi sözleşmesinden gerekse bankayla imzalamış olduğu başka sözleşmelerden ve/veya herhangibir nedenden doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnettiğini kabul ve taahhüt eder.’ şeklinde düzenleme yapıldığı, davalı bankanın bu düzenlemeye dayanarak rehni kaldırmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu dayanak kredi sözleşmesinin taşıt kredisinden kaynaklandığı hususları taraflar arasında ihtilaflı değildir. Ayrıca taşıt kredisi borcunun da 04/02/2015 de kapatılmış olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 5. maddesi 4077 sayılı Kanunun 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş olup anılan kanun maddesinde ‘Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır. Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür’ denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında düzenlenen 01/05/2011 tarihli taşıt kredisi sözleşmesinin 19. maddesi yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında haksız şart niteliğindedir. Hal böyle olunca mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.