Esas No: 2019/4734
Karar No: 2019/8143
Karar Tarihi: 06.12.2019
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/4734 Esas 2019/8143 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2019/4734 E. , 2019/8143 K.
"İçtihat Metni"
I.TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2019 tarih ve 2019/36396 sayılı yazısı ile; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/12/2018 tarihli ve 2016/167076 soruşturma, 2018/59393 esas, 2018/15508 sayılı iddianamenin iadesine dair Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2018 tarihli ve 2018/612 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/01/2019 tarihli ve 2019/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan etmesi karşısında, bu doğrultuda yapılacak yargılama sonucunda şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı ve gerek beyanlarında gerekse dilekçesinde ismi geçen kişilerin açık kimlikleri araştırılmadan; tespit edilecek kişilerin haklarında aynı nitelikteki suçtan soruşturma yapılıp yapılmadığı, soruşturma yapılmış ise savcılık ve mahkeme bilgileri tespit edilmeden, kimlikleri tespit edilecek kişilerin şüpheliye teşhis işlemi yaptırılmadan dava açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, kaldı ki Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 05/06/2017 tarihli ve 2017/11171 esas, 2017/4894 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, etkin pişmanlık hükmünün soruşturma evresi sona erinceye kadar kullanılması halinde sadece cezadan indirim sebebi olduğu, dava açılmasına engel bir durum teşkil etmediği, Cumhuriyet savcısının şüpheliye etkin pişmanlık hükmünden yararlanıp yararlanmayacağını sorması gibi bir zorunluluğunun bulunmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 29/03/2019 gün ve 94660652-105-06-2376-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II. OLAY:
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca ByLock programını kullandığından FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiası ile şüpheli sıfatı ile Faruk Kar hakkında başlatılan soruşturma kapsamında; ByLock kullanıldığı belirtilen GSM hattının şüpheli tarafından devlet hastanesinde eczacı olarak çalışan kızı tarafından kullanıldığının beyan edilmesi ve durumun tespiti üzerine soruşturmaya dahil edildiği anlaşılan şüpheli ... hakkındaki soruşturma dosyasının, 16.11.2016 tarihinde verilen yetkisizlik kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine müteakip, her iki şüpheli hakkındaki soruşturmanın tefrikine karar verilerek yürütülen ancak; UYAP sisteminde kapalı kaydına rastlanılan ve elektronik imza ile imzalandığı anlaşılan fakat sistemden denetimi yapılamayan suretinin yer aldığı görülen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2017 tarih, 2017/8200 soruşturma ve 2017/86419 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile de Ankara 112 Acil Çağrı merkezine yapılan ihbar kapsamında başlatılan soruşturma sonunda hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatı tespit edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılan, süreçte verdiği ifadelerinde özetle; üniversite yıllarında belirtilen yapının evlerinde kaldığını, mezun olduktan sonra ilişiğini kestiğini, üniversitede eğitimi sırasında Sızıntı dergisine abone olduğunu ancak sonrasında aboneliğini devam ettirmediğini, evlerde kaldığı arkadaşlarını hatırlamadığını, belirtilen telefonu 2015 yılına kadar kullanıp kapattırdığını, ByLock kullanmadığını, değerlendirme tespit tutanağında yer alan mesajların kendisine ait olmadığını, hakkında örgüt üyeliğinden yapılan soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini beyan ettiği görülen fakat 04.10.2018 tarihinde sunduğu dilekçe ile de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini de belirterek Cumhuriyet Başsavcılığına beyanda bulunduğu anlaşılan şüpheli ... hakkında; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/167076 soruşturma, 2018/59393 esas ve 2018/15508 numaralı iddianamesi ile 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 58/9, 53, 3713 sayılı TMK"nın 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile tanzim edilen iddianamede özetle; devlet hastanesinde eczacı olarak çalışan ve hakkında örgütle iltisakı nedeni ile idari bir tasarrufta bulunulmadığı bildirilen şüphelinin ByLock programını kullandığının, MASAK raporuna göre BankAsya"da hesabının bulunduğunun ve para transferlerinde bulunduğunun tespit edildiğinin belirtilerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyanla verdiği dilekçesine ve beyanlarına istinaden ismini verdiği kişiler hakkında soruşturmanın başlatıldığı ancak bu şahısların tespitinin uzun zaman alabilecek olması nedeni ile soruşturma sonucu beklenmeden iddianamenin düzenlendiği belirtilerek cezalandırılmasının istenildiği görülmüştür.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.12.2018 tarihli 2018/612 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle; şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılması için verdiği bilgilerin doğruluğunun araştırılması gerektiği, beyanlarında isimlerini belirttiği kişilerin açık kimliklerinin araştırılmadığı, tespit edilecek kişilerin haklarında aynı nitelikteki suçtan soruşturma yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise savcılık ve mahkeme bilgilerinin tespit edilemediğinin, teşhis işlemi yaptırılmadığının, bu kapsamda lehe delillerin de gösterilmeden eksik soruşturma ile kamu davası açıldığı gerekçesi ile iddianamenin CMK"nın 170/4 ve 174/1-a, b maddeleri uyarınca iadesine karar verildiği anlaşılmıştır.
28.12.2018 tarihinde Cumhuriyet savcısınca özetle; 5237 sayılı TCK"nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin değerlendirilmesi ve takdirin yapılması hususundaki yetkinin kovuşturma aşamasında mahkemeye ait olduğu, iddianamede şüphelinin suçunu ikrar ettiği ve örgüt üyesi bazı şahıslar hakkında bilgi verdiği için bu şahısların tespiti yönünden Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/224687 soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın başlatıldığı ancak bu soruşturmanın sonuçlanmasının uzun zaman alacağından, her ne kadar etkin pişmanlık hükümlerinin uygulaması açıkça istenilmemiş ise de, bu hususa da işaret edilip dikkat çekilmesi sureti ile hazırlanan iddianame kapsamında, kovuşturma aşamasında mahkemenin etkin pişmanlıkta ismi geçen şüphelilerle ilgili soruşturma dosyanın akıbeti hakkında Başsavcılıktan bilgi alabileceği, soruşturma dosyasını isteyerek inceleyip etkin pişmanlık koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirip uygulanmasına ya da uygulanmamasına karar verebilmesinin mümkün olduğu, bu hususun suçun sübutuna yönelik olmamakla kovuşturma aşamasında değerlendirilebileceği, ayrıca soruşturmanın sonuçlanmasının beklenilmesinin de soruşturmayı uzatarak adaleti geciktireceği ve soruşturma aşamasının gizli ve ivedi olduğu da gözetilerek benzer bir uyuşmazlıkta Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.09.2018 tarih ve 2018/378 D.İş sayılı kararı ile de iddianamenin iadesi kararının kaldırıldığından bahsedilerek yaptığı itirazın, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2019 tarihli 2019/41 değişik iş sayılı kararı ile; " Söz konusu iddianamede şüphelinin Fetö terör örgüt üyesi olduğunu kabul ettiği, örgütle ne zaman tanıştığı, hangi faaliyetlere katıldığı, örgütün yapısı hakkında bilgiler verdiği, örgüt üyesi olduğunu beyan ettiği tarihlerde yine örgüt üyesi olarak bildiği şahısların isimlerini verdiği, şüphelinin ismini verdiği şahıslar hakkında araştırma yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2018/224687 soruşturma sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığı, bu şahısların tespitinin ve şüpheli ... tarafından teşhislerinin uzun zaman alabilecek olması nedeniyle soruşturma sonucu beklenmeden şüphelinin iddianamesinin düzenlendiği, şüphelinin 03/10/2018 tarihli dilekçesinde ve yine 08/10/2018 tarihinde Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığı"nca alınan ifadesinde, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ederek, örgütle nasıl tanıştığını, üniversite yaşamı boyunca örgüte ait hangi yurt ve evlerde kaldığını, hangi şahıslarla irtibat halinde olduğunu, hangi şahıslarla aynı evi paylaştığını ve yine şüpheli mezuniyeti sonrası hangi şahıslarla irtibat halinde olduğu hakkında bilgiler vererek, bu şahısların isimlerini verdiği, şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan etmesi karşısında, bu doğrultuda yapılacak yargılama sonucunda şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda vermiş olduğu bilgilerin doğruluğunun araştırılması gerektiği, ancak şüphelinin gerek beyanlarında gerekse haklarında aynı nitelikteki suçtan soruşturma yapılıp yapılmadığının, soruşturma yapılmış ise savcılık ve mahkeme bilgilerinin tespit edilmediği, kimlikleri tespit edilecek kişiler hakkında şüpheliye teşhis işlemi yaptırılmadığı, şüphelinin aleyhine olan delillerle birlikte lehine olan delillerin de Cumhuriyet Savcısı tarafından toplanması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturmayla kamu davası açıldığına dair kanaate varılmakla, tanzim olunan iddianamenin CMK"nın 170/4 ve 174/1-a, b maddesi gözetilerek iadesine karşı Cumhuriyet Savcısının itirazının reddine" gerekçesi ile kesin olarak reddedilmesine müteakip 16.01.2019 tarihinde Cumhhuriyet savcısınca Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne kesin kararın kanun yararına bozulmasına dair ihbarda bulunulması üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.03.2019 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kararın kanun yararına bozulması istenildiğinden dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşme şerhli suretinin ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına yönelik Sulh Ceza Hakimliğince verilen bir kararının dosya içerisinde ve UYAP sisteminde bulunmadığı görülmüştür.
III. KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV. HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174. Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.”
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
Madde 172 –
(2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre talebe bağlı olarak yapılmıştır.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şüpheli hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2017 tarih 2017/8200 soruşturma 2017/86419 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 5271 sayılı CMK"nın 172 ve 173. maddelerinde öngörülen yöntemlerle kaldırılıp "kovuşturma şartının" gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde zorunluluk bulunmakla birlikte bu hususun iddianamenin iade sebebi olarak gösterilmemesi ve kanun yararına bozma yasa yolu incelemesinin sebeple bağlı olarak yapılması gerekliliği gözetilerek takdir yetkisini CMK"nın 171. maddesi gereğince cezayı kaldıran bir şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması hususunda kullanmayarak toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu değerlendirmesi ile hazırlanan iddianamenin iadesine dair verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2019 tarihli ve 2019/41 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309 maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin icrasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.