17. Hukuk Dairesi 2017/4980 E. , 2018/4154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 13/11/2012 tarihinde 16 MAS 80 plakalı çekici ve buna bağlı ... yarı römork aracı ile ... istikametinden ... istikametine seyir eder iken çekicinin ön kısmı ile yine aynı istikamette seyir halinde bulunan ... plakalı çekiciye arka soldan çarpması suretiyle maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, davacının arkadan çarpması nedeni ile asli kusurlu olduğunu, taraflar arasında akdedilen kasko poliçesi gereğince ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yine davacı tarafın kasko sözleşmesini davalı tarafın acentesinin şubesinde imzalamış olduğunu, açıklanan kaza nedeni ile müvekkilinin aracının pert olduğunu, aracın piyasa değerinin 85-90 bin lira arasında olduğunu, aracın tamir maliyetinin 45-50 bin lira olup, sovtaj değerinin 20 bin lira civarında olduğunu, taraflar arasında 23/10/2012 - 23/10/2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kasko poliçesi düzenlendiğini, ödemesinin de davalı tarafın yetkili acentesi olan ... Sigorta Ltd.Şti"ye 24.10.2012 tarihinde 4.000,00 TL yapıldığını, davalının kazanın ihbar edilmesi üzerine anılan ödemenin tarafına ulaşmaması nedeni ile poliçeyi iptal ettiğini beyan ettiğini, davadaki sorunun davalının acentesine yapılan ödemenin geçerliliği ve bu ödemeye rağmen poliçeyi iptal edip edemeyeceği konusunda toplandığını, dava konusu aracın ... Ağır Vasıta Ltd.Şti adlı serviste olup, istenildiği zaman bilirkişi incelemesinde hazır edilebileceğini, müvekkilinin zarar toplamının parça ve işçilik KDV dahil 50 - 55 bin lira olduğunun servisten şifahen öğrenildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları
saklı kalmak kaydıyla, trafik kazası sonucu pert bedeli olan 65.000,00 TL olmak üzere sigorta tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında sigorta sözleşmesinin kurulmadığını, davacı tarafın dayanak olarak göstermiş olduğu makbuzun üzerindeki imzanın davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ..."a ait olup, prim tahsil edilmeksizin usulsüz olarak düzenlendiğini, geçerli bir makbuz olmadığı gibi primin alındığına da dayanak teşkil etmeyeceğini, müvekkili şirketin davacı şirket ile acentenin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde de ödendiği iddia olunan primlerin ilk taksitinin de dahil hiçbir taksitinin ödenmediğinin tespit edileceğini, makbuzdaki imzanın davacı şirket yönetim kurulu başkanına ait olup, bu konuda imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talep etmiş olduğu tazminat miktarının da fahiş olup, kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin hasarın ödenmemesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından davacının faiz talebinin de reddinin gerektiğini belirterek, Uğur Silvan yönünden imza incelemesi yapılmasını, davacı şirketin müvekkili şirket ve acente ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi halinde heyete sigortacı bilirkişi dahil edilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, sigorta poliçesinin yürürlüğe girmesi için ... maddesi uyarınca primin peşin ödenmesi veya taksitle ödeme kararlaştırılmış ise en azından 1. taksidin ödenmesi gerektiğini, tek ödeme belgesi olan 24.12.2012 tarihli 4.000 TL bedelli ve davacı şirket çalışanı ... tarafından düzenlenen tahsilât makbuzunda yazan bedelin davalı şirkete gerçekten ödendiği ispat edilmesi gerektiğini, incelenen davacı defterlerinde bu primin gerçekten ödendiğine dair kayıt olmadığını, davacı başkaca delillerle de sigorta primini veya en azından ilk taksidini davalı ... şirketine ödediğini ispat edemediğinden ve sigorta poliçesini ve tahsilât makbuzunu düzenleyen ..."ın davacı şirket ortağı olması nedeniyle şirket aracının hasarını davalı ... şirketine ödetmek amacıyla her zaman düzenlenmesi mümkün olan tahsilât makbuzunu düzenlediği ve sigorta poliçesinin yürürlüğe girmediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Sigortacılık hukukunda ilke olarak sigorta sözleşmesinin meydana gelmiş olması sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. Sigortacının sorumluluğunun başlaması için TTK.nun 1421 maddesi hükmü gereğince primin veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunludur. TTK.nun taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olsa bile sigortacının sorumluluğu ancak primin veya ilk taksidinin ödendiği tarihten itibaren başlar.
Yukarıdaki açıklamalar altında somut olaya bakıldığında; davalı tarafından dava konusu olayın dava dışı acente tarafından yapıldığından davanın acenteye ihbar edilmesini istediği, yapılan ihbara cevap veren acente ...Sigorta…AŞ. davalı ile arasında sigorta poliçesi kesimi ve prim tahsilatı yetkilerini kapsayan acentelik sözleşmesinin mevcut olduğunu, ... Şubesine yetkili olarak 12.08.2011 tarihinde ...’a vekaletname verildiğini, ...’ın vekaletnamenin dışında fiiliyatta poliçe tazmini ve prim tahsili hususunda da yetkili olduğunu beyan ederek kesilen tahsilat makbuzları ve zimmet tutanağını ibraz etmiştir. Zimmet tutanağında, davaya konu olan ödeme belgesi olan 24.12.2012 tarihli 4.000,00 TL bedelli senedin de arasında bulunduğu tahsilât makbuzunun teslim alan olarak ...tarafından imzalanmıştır. Acente tarafından verilen vekâletten ... 08.02.2013 tarihinde azil edilmiştir. Uyuşmazlığa konu tahsil edilen para makbuzun tarihinin 24.10.2012 tarihi olduğu, bahsedilen vekâletten azil tarihinden önce olduğu görülmektedir. Böylece davacı tarafından yapılan ödemeyle davacı ve davalı arasında sigorta ilişkisi kurulmuş olmaktadır. Acente tarafından alınan paranın sigorta şirketine intikal ettirilmemesi sigorta ettirenin prim ödemesi yapmadığının kabulü olarak addedilemez.
Kaldı ki ihbar edilen tarafından kasko sigortası poliçesinin sigortalının kendi beyanı ile iptal edildiği beyan etmesine rağmen, dosya kapsamından bu durumu ispat edecek sigortalı yapılan bir tebliğ olmadığı anlaşılmaktadır.
(YHGK. 2007/11-250 E.- 2007/250 K. "…Sigorta şirketinin yetkili acentesi olduğu belirgin olan acentede bu yer çalışanı tarafından poliçe tanzim edilerek, yazılı belge karşılığı prim tahsil edilmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlaması için yeterlidir. Sorumluluğun rizikonun gerçekleşmesinden önce başladığı da gözetildiğinde, sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir. Diğer taraftan, prim tahsilâtı karşılığı düzenlenecek belgenin şeklini, taşıması gereken özellikleri belirleyen emredici nitelikte bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacı ... ettirence ibraz edilip, imzasına da itiraz edilmeyen yazılı
belge primin ilk taksitinin ödendiğini ispata yeterli bir delil olarak kabul edilmelidir. Bu ödemenin acente tarafından ticari defterlere işlenmemiş olması veya sigorta şirketine intikal ettirilmemesi sigorta ettirenin prim ödemesi yapmadığının kabulünü gerektirmemekte, aksine sigorta şirketi ile acentenin iç ilişkisinde etkili olabilecek bir olgu olarak görülmektedir. Zira, aksine bir kabul tarzı, sigorta ettirene ödediği primin tahsil eden tarafından defter kayıtlarına alınıp alınmadığını araştırma yükümü getirir ki, bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca, tahsil ettiği paraları defterine kaydetmeyen kötü niyetli tacirin kendi kötü niyetli eyleminden yine kendi lehine sonuçlar elde etmesine de olanak sağlanmamalıdır….") Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek, ihbar edilen acentenin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak tutulması gereken ticari defterlerin şirket tarafından tutulup tutulmadığı, ticari defterlerin usulüne uygun açılış ve kapanış kayıtlarının bulunup bulunmadığı, iddia edilen ödemenin bulunup bulunmadığı incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 16/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.