Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3337
Karar No: 2019/505
Karar Tarihi: 30.04.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3337 Esas 2019/505 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/3337 E.  ,  2019/505 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)


    Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Turhal Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin davanın kabulüne dair verilen 06.10.2011 tarihli ve 2010/144 E., 2011/385 K. sayılı karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 11.06.2013 tarihli ve 2013/11253 E., 2013/13152 K. sayılı kararı ile;
    "…5510 sayalı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. Maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
    Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2 maddesi ile Borçlar Kanunununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109. maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise, iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
    Kurum ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
    Maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise, yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
    Somut olayda; sigorta olayının 13.07.2001 tarihinde meydana geldiği, zarara ıttıla tarihi olan, sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin tahsis onay tarihinin 19.07.2002 olduğu, faile ıttıla tarihi olan, ceza mahkemesindeki davalı ... Hakkındaki mahkumiyet hükmü kurulan kamu davasının 03.07.2006 tarihinde kesinleştiği, rücu davasının 25.03.2010 tarihinde açıldığı, davalılardan ... vekilinin, ilk oturum tarihi olan 03.06.2010 tarihinde Hakim havalesi bulunan cevap dilekçesinde zamanaşımını ileri sürdüğü savunması bulunduğu ve 2918 sayılı Yasanın 109. maddesinde öngörülen 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi gözetildiğinde, davalılardan ... 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
    O halde, davalılardan ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; Kurum kayıtlarında “34330.60” sicil sayılı dosyada işlem gören ... Beton Tur. İnş. Tic. Ltd. Şti. iş yeri sigortalılarından iken 13.11.2001 tarihinde maruz kaldığı trafik iş kazası sonucu vefat eden Bedrettin Altınok’un hak sahiplerine 10.534,40TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, olay nedeniyle Turhal Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/521 E. sayılı dosyası ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda ...’in olayda 8/8 tam kusurlu olduğunun belirtildiğini ve 2005/248 K. sayılı karar ile ...’in cezalandırılmasına karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelenmesinden geçmek suretiyle kesinleştiğinin Turhal Asliye Ceza Asliye Mahkemesinin 09.03.2010 tarihli yazısı ile Kurum tarafından öğrenildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.534,40TL’nin (sigorta şirketi için poliçedeki limit dahilinde) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili; alacağa konu kazanın 2001 tarihinde olduğunu, kazanın ve haksız fiilin öğrenilmesinden 9 yıl geçtikten sonra dava açılmış olduğundan davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, olayın meydana gelmesine asıl sebep olanın aracın teknik özellikleri olduğunu, diğer taraftan tazminatın öncelikle Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasından, karşılanmayan kısmın ise İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasından (Kasko Sigortası) tahsili yoluna gidilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...Ş. vekili; müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumluluğu bulunduğunu belirterek davacının davasını ispatı hâlinde müvekkil şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmasını, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; olayda araç sürücüsü ..."in %100 kusurlu olduğunun Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporu ile tespit edildiği, Turhal Asliye Ceza Mahkemesinde verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararı ile kusur durumunun davalı yönünden kesinleştiğinin kabulünün gerekeceği, trafik iş kazası sonucu vefat eden Bedrettin Altınok"un hak sahiplerine 10.534,40TL ilk peşin değerli gelir bağlandığı, davalının tam kusuru oranında davalı ... şirketinin limit dahilinde, davalı ..."in tamamen zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı ... vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece; davacı tarafından ibraz edilen Yargıtay bozma kararına karşı beyan dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde davanın açıldığı ilk tarihten itibaren Kurum tarafından Turhal Asliye Ceza Mahkemesine ayrı ayrı tarihlerde kesinleşmiş ilam ile Yargıtay Karar sonucunun gönderilmesinin istenildiği, mahkemesince 09.03.2013 tarihli yazı ile kesinleşmiş ilam suretinin gönderildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar Yargıtay bozma kararında Kurumca tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihinin ceza kararının kesinleştiği tarih olduğundan bahisle zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilerek verilen hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de zamanaşımı süresinin, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı nazara alındığında görülmekte olan ceza davasında müdahil sıfatı bulunmayan Kurumun öğrenme tarihinin resmî yazışma neticesinde Kuruma bildirilen tarih olması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacı Kurumun faile ıttıla tarihinin Turhal Asliye Ceza Mahkemesince verilen kararın kesinleşme tarihi olan 03.07.2006 tarihi mi yoksa Turhal Asliye Ceza Mahkemesince kamu davasının sonucuna ilişkin Kuruma verilen cevabi yazı tarihi mi olduğu, burada varılacak sonuca göre davalı ... yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, Mahkemece verilen kabul kararı sonrası Özel Dairece “davalılardan ... yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, bozma kararı sonrası davacı Kurum tarafından Turhal Asliye Ceza Mahkemesi ile yapılan yazışmaların dosya arasına konulduğu ve ceza mahkemesinin Yargıtay incelenmesinden geçerek kesinleştiğinin 16.03.2010 tarihli Turhal Asliye Ceza Mahkemesinin cevabi yazıyla öğrenildiğinin belirtildiği, mahkemece Kurum tarafından bozma kararı sonrası dosya arasına konulan ilgili yazışmalara dayanılarak zamanaşımı süresinin geçmediğinden bahisle direnme karar verildiği dikkate alındığında, direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429"uncu maddesi).
    Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda, Mahkemece bozma kararından sonra davacı Kurum tarafından Turhal Asliye Ceza Mahkemesi ile yapılan yazışmalara ilişkin belgelerin dosya arasına konulduğu, mahkemece bu belgelere dayanılarak zamanaşımı süresinin geçmediğinden bahisle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
    Görüldüğü üzere Mahkemece ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra dosyaya giren deliller çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucu yeni bir hüküm verilmiştir. Bozma kararından sonra dosya arasına alınan bu yeni delil ve olgulara dayanarak direnme kararı vermiş ise de, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu kararın gerçekte direnme olmayıp, yeni olgu ve delilere dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu açıktır.
    Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.04.2019 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi